29 Haziran 2013 Cumartesi

Fahişelik

eskiden, seksin tanrı(ça) adına yapılan bir ibadet sayıldığı ve üremeyi, bereketi betimlediği, kadının mutlak önem ve değerini kaybetmediği günlerde kutsal mabed fahişelerivardı. tanrıça nın rahibeleri yani. o zaman seks bir ayıp günah değil, kadın da buradaki konu mankeni et parçası değildi. erkekler sadece üremek için kullanılan vasıtalardı. kadının erkek dinleriyle hor görülmeye başlaması ve seksin çıplaklığın ayıp günah tu kaka olarak değerlendirilmeye başlamasıyla kadının rezil, kötü yola düşmüş, orospu tanımlamalarıyla bu oyundaki rol betimlemesi de değiştirilmiştir manuel olarak.   

tarihin en eski mesleği olarak tanımlanır



Fahişeliğin tarihçesi ve Kutsal fahişelik


Dünyanın en eski "mesleği" olduğunu söylemenin adet olduğu fahişelik, elbette en eski meslek değildir, hatta meslek olduğu bile iyice tartışmalıdır, çünkü ancak tarımsal, yerleşik toplumların ortaya çıkmasından sonra görülmüştür ve başlangıcında "kutsal bir görev" olarak ortaya çıkmıştır. "Tarihin Babası" Bodrumlu (Halikarnassos) Herodotos'un aktardığı üzere, "kutsal fahişelik" ilk Mezopotamya kültürlerine kadar geri giden başlangıç döneminde ve MÖ 6. yüzyıldan itibaren belirdiği Eski Yunan'da verimlilik tapınılarına bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Rahipler ve rahibeler, toprağın verimliliğini harekete geçirmek üzere birleşmek durumundaydılar. Ama uygulama çabucak gelişti. Tanrılara kurban verme adeti nakdi ödentilere dönüşürken, kutsal fahişelik de dinsel kurumlara gelir getiren bir yapıya ulaştı ve bu arada dindışı bir fahişelik de oluştu.

KUTSAL GÖREV OLARAK:
Kutsal fahişeliğe bütün tarımsal kültürlerde rastlanmaktadır. Örneğin Hint kayıtları, MS 6. yüzyıldan itibaren bunlardan söz etmeye başlamıştır. Bunlara devadasi denilmektedir (Hintçenin deva:tanrı ve dasi:hizmet kelimelerinden tanrının hizmetkarı). Bunlar mensup oldukları tapınak adına cinsel ilişkiye girmekte ve eylemleri kutsal ritüel sayılmaktadır. Bu cinsel ilişkilerin, insanların, hayvanların ve toprağın verimliliğini artırdığı iddia edilmektedir. Ama asıl önemlisi, devadasi bu "kutsal görevi"ni para karşılığı yapmakta ve gelir, tapınağın hazinesine ait olmaktadır. Devadasi sayısı giderek artmıştır. 

Örneğin Gazneli Mahmut 1026'da Samantha tapınağını yıktığında, burada 350 devadasi bulunmaktaydı. Çinli seyyah Çao-Ju-Kua, 1226'da Gucerat'ta 4 bin tapınakta 20 bin devadasi olduğunu bildirmiş, Marco Polo da onu teyid etmiştir. Kutsal fahişelik kısa süre sonra dindışı fuhuşa yol vermektedir. 

Örneğin Eski Yunan'da MÖ 6. yüzyılda ortaya çıkan kadın bedeninin ticari mal haline gelmesi kısa sürede öyle bir boyuta ulaştı ki, ünlü Atinalı yasa koyucu Solon(MÖ 640-558) ilk genelevleri açmak zorunda kaldı. Dikterion denilen bu evler devlete aitti. Her evde bir memur grubu işleri düzenlemekteydi. 

Kazançlar, porniketos adlı bir vergi aracılığıyla devlete aktarılmaktaydı. 
Fahişeler, tıpkı toplumun kendi gibi, zaman içinde bir tabakalanmaya uğramışlardır. En alt tabaka dikteriades adını taşımaktadır. Bu gruba mensup kadınlar üniforma gibi belli bir kıyafet giyer, güneş batmadan sokağa çıkamaz ve kentten izinsiz ayrılamazlardı. Bu kadınlar toplumun en alt tabakasından erkeklere hitap ederlerdi. 

Orta sınıf fahişeler auletrides adını alırken, yüksek tabakanın fahişelerine arkadaş anlamına gelen soylu hetaires adı verilmişti. Bunların arasında Phyrene, Korinthoslu Lais veya sonra ünlü Perikles'in karısı olan Aspasya gibi Antik dünyanın bazı ünlü kadınları yer almaktaydı. İlk iki tabakadan fahişeler muhabbet tellalları tarafından çalıştırılırdı. 

Özellikle dikteriades, ailesinin terk ettiği veya korsanların kaçırarak Akdeniz pazarlarında sattıkları çocuklar arasından seçilerek yetiştirilirdi. Bu arada fakir kızlar, terkedilmiş kadınlar, kimsesiz dullar bu yasaya tabi ticareti geliştirmekteydiler. Eski Yunan'ın köleci hukukuna göre, fahişeler muhabbet tellallarının malı sayılmaktaydılar. Lidya, Kartaca veya Kıbrıs'ta gelinlik kızlar, çeyizleri için fahişelik yapma hakkına sahiplerdi. 

Romalılar fahişeye meretrix (vücudundan para kazanan) demişlerdir. Bu kadınların çoğu, hem köle sahibi hem de muhabbet tellalı olan bir leno'ya aittir. Roma'da da fahişeler tabakalar halindedir. En altta yer alanlar, dar ve pis sokaklardaki localarda icrai sanat etmektedirler. Pompei kazılarında örnekleri bulunan bu localarda, bir yatak, bir de müşteri geldiğinde çekilen bir perde vardır. Buraya lupanar (dişi kurt ini) denilmektedir, çünkü dişi kurt yırtıcı, pis kokulu ve iğrençtir. Dişi kurt (lupa) avını lupanar'a götürür.

Babil ülkesinde ve Sümerlerde bu işe kendini ilk olarak adayan kadınlar kısır veya sterildi.Bu kadınlar kendi doğurganlıklarını Sümer ülkesinde tanriça İNANA,Babil ülkesinde ise İŞTAR'a adayarak ,kutsal görev olarak baktıkları fahişeliği yaptılar.Babil ülkesinde ve Sümerlerde Fahişelik yapan erkekler de vardı.(DİKKAT:burada sözkonusu olan jigololuk yapan erkekler değildir.) Bu işi yapmalarındaki sebep çok farklıydı.Av sırasında veya savaşta yada kavgalar sonucu testisleri yaralanmış,cinsel organlarında işlev bozukluğuna neden olacak yaralanma yaşamış yada genital organlarında doğuştan bozukluk olan erkekler kendi ailelerini kuramazlardı.Kısırlık toplumda yer bulmayı oldukça zorlaştırıyordu.Böylelikle hem erkekler hem de kadınlar toplumda saygın bir yer edinebilmek adına kendilerini tanrıçaya adarlar ve kendileriyle seksüel anlamda ilişki yaşamak isteyen herkesin karısı veya kocası olurlardı.

Bazı Kabile toplumlarında ise fahişelik bir toplumsal hizmet olarak karşımıza çıkmaktadır.Kabilede doğurganlığı olmayan kadının kocasına genellikle başka bir kadın gönderilir ve bu yolla ailenin çocuk sahibi olması sağlanır.Bazen ise bir kaç erkek bir birlikte kadınla beraber olarak kadının cezalandırıldığı da görülmüştür.

Genel hatlarıyla böyle bir seyir izleyen fahişelik zamanla tanrılar ve tanrıçalar adına tapınaklara girmiş,Bu hizmetin karşılığını,yararlananlar çoğu zaman cömertçe ödemiştir.Zaman içerisinde bu tatlı paralar hem din adamlarının hem de ülke yöneticilerinin ilgisini çekmiş ve sektör olarak gelişmesinin yolu açılmıştır.

Fahişe, ilk ortaya çıktığı Antik dönemden beri paradoksal bir role sahip olmuştur. Bir yandan marjinalleştirilerek ve tecrit edilerek hor görülür, diğer yandan da erkeklerin evli kadınlara ve genç kızlara saldırmadan ateşlerini söndürmelerini sağlamalarına hizmet ederek aileyi ve toplumu koruyan, katlanılması gereken bir kötülük sayılır. 

Ama toplum ve aile için bu kadar gerekli sayılmasına rağmen, fahişe parmakla gösterilir, her zaman her yerde dışlanır, bir yerlere kapatılır. O, namuslu bir kadın gibi gözükmemek zorundadır. Yasa koyucu, fahişenin sadece namuslu erkeklere zevk vermesine izin verir. Ev kurmak ve çocuk yapmak yalnızca yasal karılara aittir. Saygın kadınlarla karıştırılmaması için fahişeye özel bir kıyafet dayatılır. Roma'da fahişelerin, aile analarının, yurttaşların yasal eşlerinin kıyafeti olan uzun etek giymeleri yasaktır. Üzerlerine boz bir cüppe alırlar ve sarı bir peruka takarlar. Mezopotamya'da, namuslu kadına zorunlu olan peçe onlara yasaktır. 

Eski Rejim Fransa'sı fahişeleri dağlayarak damgalamaktadır. Fransızcanın pute, putain (fahişe) kelimesi, Latince putidus'tan (pis kokulu, çürümüş) gelir. Orta Çağ, Avrupa'nın kırlara çekildiği bir dönem olduğu için fuhuş duraklamıştır. 

Çünkü fuhuş her şeyden önce bir kent kurumudur. 
Ama gene de kalan, ama küçülerek kalan tek tük kentlerde, fuhuş kent dışında, nehir boyunca kurulan evlerde sürdürülmüştür. Nehiri bordalayan bu evlere bordereau denilecek, bu da Fransızcanın bordel ve İngilizcenin brothel (genelev) kelimesini verecektir. Fahişeler Orta Çağın tüm savaşlarında yer almışlardır. Örneğin toplamı 13 tane olan Haçlı Seferleri'ne daha birincisinden itibaren katılmışlar. Fransa kralı Aziz Louis'nin yürüttüğü 8. Haçlı Seferi'nde, Krallık Maliyesi, "ordu takipçileri" başlığı altında, kralın, askerleri "kutsal savaş" yönünde cesaretlendirmeleri için, 13 bin fahişeye maaş ödediğini göstermektedir.

Antik Yunan'da fahişelik.
Fahişelik, Eski Yunanistan'da günlük hayatın bir parçasıydı. Daha büyük şehirlerde ve özellikle limanlarda fahişelik iş sahasıydı ve azımsanamayacak derecede çok insana iş sağlıyordu. Gizlilik içinde yapılmaz, genelevler ayıplanmaz ve merkezî yerlere kurulmasında bir sakınca görülmezdi.
Atina'da efsanevî kanun koyucu Solon, genelevlere düzenli fiyatlar koydu ve fiyatlar arasındaki uçurumu kaldırdı. Bu iş aslında sadece kadınlar arasında değil, erkeklerce de yapılan bir işti. Genelde erkekleri orta yaşlı kadınlar tutardı ama bazen yaşlı kadınlara da hizmet verdikleri olurdu. Cinsel tercihe göre zaman zaman erkek müşterilere de giderlerdi.

Antik Roma'daki uygulamanın aksine, M.Ö. 390'lara kadar, köleler ile cinsel ilişki görülmemiştir. Eski Yunanistan'da fahişelere bu kadar çok yönelinmesinin bir başka sebebi de oral seksin bir tabu olmasıydı. İnsanların bunu yapması alçaltıcı olarak algılanırdı. Erkekler arasındaki ilişkilerde bile Erastes (yetişkin olan taraf), Eromenosdan (genç taraf) çok ayıp sayıldığı için bunu yapmasını isteyemezdi. Bu yüzden hem heteroseksüel insanlar, hem erkek eşcinseller genelevlere sık sık giderdi.

Fahişelik hem yasal, hem de bu kadar kabul gören bir iş olmasına rağmen, bu işi yapanlar yine de toplum tarafından aşağılanırdı. Bu işi yapan kadınlar Khametipis (χαμαιτυπής - yerin dibine geçirilmiş) adı ile anılırlardı. M.Ö. 4. yüzyıldan sonra fahişelik köleler arasında yaygınlaştı. Atina'da Atinalı bir kişi bu işi yaparsa bütün sosyal hak ve özgürlüklerini kaybeder ve köleler ile eşit duruma düşerdi, bu nedenle başka şehirden gelenlerin de bu işi yaptığı görülürdü.

Eski Yunanistan'da genelevlerin nasıl olduğu konusunda sadece edebî eserlerden bilgi edinilmektedir. Buna göre genelevler karanlık, dar koridorlu ve pis kokulu yerlerdir. Kadınlar bu evlerde ne olursa olsun hamile kalmaktan kaçınırlardı ve ilkel doğum kontrol yöntemlerine baş vururlardı....






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder