30 Haziran 2013 Pazar

İlişkilerdeki formül

                                                                         
Yazılarımı kalemle alırken her zaman insanların bana sordukları sorular beni yönlendirmiş ve ışığım olmuştur. Bu yüzden bana soru soran herkese buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Bugün sizlere, hayatta bakışımızın bütün hayatımızı nasıl kontrol altına aldığından söz edeceğim; Hepimiz çocukluk yaşantılarımızın, yetişkinlik döneminde etkili olduğunu ve bu anıların, hayatımız boyunca büyük izler bıraktığını biliriz. Öyledir de; zihninizde yer ettiğini düşündüğüz ya da unuttuğunuzu sandığınız her anı hatırlansa da hatırlanmasa da bu gün bizi biz yapan şeylerin bütünüdür.
Birisi ile karşılaştığımızda ilk gördüğümüz şeyde budur işte; hemen zihnimizde bir filizlenme olur; ne kadar gıcık bir insan ya da ne kadar sempatik biri gibi binlerce bilgi o ilk anda beynimize ulaşır ve o kişi hakkında bir fikir canlanır zihnimizde. Bunu tam olarak anlayıp bilinçli düzeyde yorumlayamasakta o kişi ile ilişkimizi bu duygularımız yönlendirir.
Çoğu insan bunun bir ön yargı olduğunu söylerken doğru söylüyordur aslında evet bu bir ön yargıdır ve ne hissettiğimiz karşımızdakinden çok bizimle ilgidir genelde. Gerçek aynalarımız, başka insanlardır aslında, bundan hoşlanırsınız ya da hoşlanmazsınız, diğer insanlar bize ruhumuzu yansıtırlar. Bir önceki yazımda, her insanın karanlıkta kalan bir yanı olduğundan söz etmiştim, işte bazen karanlık yanlarımız gün gibi karşımızda duruverir. Yalancı, sahtekar kötü, kaba ne varsa fena halde rahatsız edicidir. Bir an önce onun yanından uzaklaşmak ve o insanla mümkün olduğunca az görüşmek isteriz ya da belki onu hayatımızdan çıkarmak! Hatta çoğu kişisel gelişimci de safralarınızda kurtulun negatif enerjileri çevrenizden uzaklaştırın demiyor mu böyle de haklı bir sebebimiz varken bu kötü insan üzerine düşünmenin vakit harcamanın hiçbir manası olmadığına kendimizi inandırmayı seçebiliriz. Çoğu insan da aynen böyle yapar, kötü olan elenir ve yola devam edilir… Ancak, bu yolda bu tarz ‘kötü' tabir ettiğimiz yaşamımızda istemediğimiz insanlar farklı formlarda hayatımıza girmeye devam edeceklerdir. Kimi zaman patron, kimi zaman kötü bir arkadaş,vs.vs.
Ve bu insanlar durmadan ve yorulmadan bize kendimizi mağdur hissettirmeye devam ettirecektir. Hayatları kısır döngüye dönmüş insanları düşünün, İlk eşinden dağınıklığı yüzünden ayrılmış olan bir adamın, iş yerinde çok dağınık bir patronu olması gibi… Siz bir sorunla karşılaştığınızda bu sorunun sorumluluğunu alıp çözmedikçe aynı sorun farklı formlarda karşınıza çıkmaya devam edecektir.
Meslek hayatım boyunca sayısı bilemediğim kadar çok insan bana kendisini değiştirmek istediğini ama bunu nasıl yapacağını bilmediğini söylemiştir. Birçoğunuzun daha önce kişisel gelişim, kuantum, reiki, psikoloji ve bunun gibi bir çok kitap okudunuz ya da en azından TV programı izlediniz. Belki çoğuna hak da verdiniz, hatta birkaç değişim girişimde de bulundunuz ama bir türlü, yeni bir sevgiliniz, bir milyon dolarınız, fit bir vücudunuz olmadı. Değil mi ? Dolayısı ile bunların hepsi para tuzağı diyip vazgeçtiniz bu amacınızdan.
Temelde birçok kitap,  yazı bu konuda insanlara çok güzel bilgiler sunar. Yapmanız gereken birçok şeyi örnekler ile anlatır. Hiçbir kitaba, emeğe kötü yanlış demiyorum sadece değişim için başladığımız noktanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Başlangıç noktası her zaman kişinin kendisi ile ilgidir bu yüzden bir kitap bir kişide çok mucizevî bir farkındalık sağlarken diğerine çok anlamsız gelebilir. Hiç matematik bilmeyen birine geometri anlatırsanız anlamayacak sıkılacak ve matematikten hiç hoşlanmayacaktır. Dolayısı ile kitaplarda televizyonlarda konuşulan şu ünlü farkındalık ve aydınlama birçok insan için ileri bir seviye gibi düşünülebilir.
Bir psikolog olarak danışanlarımın çoğunun, temelde bir sorunları olduğunu ve bu sorunu düzeltmek istediklerini ancak sorunun ne olduğunu bilmediklerini gördüm. Sadece bu şekilde mutsuzum değişmek istiyorum derler mesela. İş kötüdür, aşk kötüdür, sosyal hayat kötüdür zaten ailesi yüzünden bu hale gelmiştir. Kişi tüm bu sorunların diğerlerin değişmesi farklı olması halinde çözüleceğine inanır ve terapistten de diğerlerini adam edecek ipuçları almayı bekler. Ailesi ile ciddi sorunlar yaşayan bir danışanıma sadece hayatındaki insanları şikâyet eden bir saatlik görüşmenin sonunda aynen şöyle dedim ‘ Farkında mısın bu anlattığın bütün sorunların içinde sen de varsın'  Bu danışanım, kendisini sorunların dışında algılıyor ve çözümün sadece kendisi dışında olabileceğine ısrarla inanıyordu. Bu seanstan sonraki ilk seansımızda bana, önce çok sinirlendiğini, kızdığını, onu anlamadığımı düşündüğünü hatta seanslara gelmeme konusunda ciddi bir şekilde düşündüğünü ama sonrasında annesi ile yaptığı tartışmalarda annesinin kendisine benzer bir uayarıda bulunduğunu hatırladığını söyledi. Bu onun hayatında önemli bir değişime sebep olmuştu. Artık her tartışmada kendisi de vardı ve bunun sorumluluğunu almak zorundaydı. Bakış açısı çevresinden ve ailesinden, kendisine dönmüştü.
Bakış önemlidir daha önemlisi nereye baktığımızdır. Bir sorun yaşarken, bu sorunun içinden sıyrılıp bir an için dışarıdan bakmak sorunların çözülmesinde yardımcı olduğu gibi sizde de müthiş ölçüde farkındalık sağlayacaktır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder