9 Temmuz 2013 Salı

Çiftler ilişkiye giremiyorsa








Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin Madrid’de düzenlenen 11. Avrupa Seksoloji Kongresi kapsamında açıkladığı son araştırma sonuçları 10 kadından 7’sinde vajinismusun cinsellikle ilgili yanlış inanışlara bağlı olduğunu gözler önüne seriyor.




2400 kadının katıldığı araştırmada katılımcıların büyük bir yüzdesi tüm cinsel sorunların kadının suçu ve sorumluluğu olduğu, kadının cinselliği başlatmasının yanlış olduğu, fantazilerin yasak olduğu, ilk cinsel ilişkinin acı vereceği fikrinde.
Bu inançlara sahip kadınlarda vajinismus sıklığı %67 olarak son derece yüksek bir sıklıkta! Üstelik bu kadınlar cinsel istek konusunda da büyük problem yaşıyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ece Hattat bu son araştırmada gerek cinsellikle ilgili yanlış inanışların ne kadar yaygın olduğunun, gerekse bu inanışların cinsel sorunlara olan etkisinin araştırıldığını söylüyor.

Çiftler ilişkiye giremiyorsa bekliyor!
Bu çalışmanın gözler önüne serdiği bir başka gerçek de vajinismus problemi yaşayan çiftlerin bu olumsuzluğu kabullenip hiç doktora başvurmaması. Dr. Ece Hattat’ın verdiği bilgilere göre bu kadınlar doktora başvurmadan önce ortalama 2,5 yıl beklediklerini belirtiyor: "İlk girişimdeki başarısızlıktan sonra her çift genellikle sorunun geçici olduğunu ve çözüleceğini düşünüyor. Daha sonraki girişimlerde de ilişki gerçekleşmeyince kadında sıkıntı, gerginlik, kadınlığında eksiklik olduğu düşüncesi ortaya çıkmaya başlıyor. Erkek ise eşi tarafından istenmediği, reddedildiği duygularına kapılmaya başlıyor. Bu nedenle önerimiz, en azından 1 hafta kadar bekleyip, sorunu kendi başlarına çözemezlerse profesyonel yardım almaları yönünde"
Bu kışın şifası: Zencefil çayı

Dr. Ece Hattat derneğin cinsel sağlık bilgi hatlarına yapılan aramalarda da kadınlarda başta vajinismus olmak üzere en sık cinsel isteksizlik, orgazm sorunları, cinsellikten zevk alamama, uyarılma ve ağrı hastalıkları görüldüğünü belirtiyor: “Bunların sebeplerine bakıldığında organik faktörlerle yani damarsal, hormonsal, sinirsel sorunlar gibi problemlerle birlikte kadının cinselliği nasıl öğrendiği, eski deneyimleri, ilişki problemleri, iletişim sorunları, kültürel baskılar gibi psiko-sosyal nedenler de önemli yer tutuyor. Örneğin kadınların cinsellik hakkında konuşmasının tabu olduğu bir ortamda yetişen bir kadın bu durumda cinselliğe karşı korku, utanç gibi hisler geliştirip cinsel isteksizlik duyabiliyor.

Bu durumda da cinsel cevabın gelişmesi için gereken damarsal, hormonal, sinirsel faktörler azalıp bir uyarılma veya orgazm sorunu gelişebiliyor. Kadın cinsel fonksiyonları erkeklere göre daha karmaşık ve duygusal bir yapı olduğundan duygusal, zihinsel faktörler de kadın cinselliğini çok etkiliyor ve birkaç cinsel sorun bir arada görülebiliyor. Yani bir kadın yaşı nedeniyle vajinal kayganlık sorunu yaşıyorsa ağrı problemi hatta cinsellikten uzaklaşma da yaşayabiliyor. Bir de erkeğin sorunu kadını etkiliyor. Partnerin sertleşme sorunu, erken boşalma, penisteki anatomik şekil veya hacim bozuklukları kadının cinsel hayatını olumsuz etkiliyor, tatminini azaltıyor. Maalesef, birçok kişi cinsel probleminin psikolojik olduğunu düşünüp doktora başvurmuyor. Hatta 10 kişiden sadece 1’i konuyla ilgili bilimsel bilgi arayışına giriyor. Oysa tüm cinsel sorunların tedavisi mümkün.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder