8 Temmuz 2013 Pazartesi

Mutlu cinsellik

Cinsellik doğamızın bir parçası. Ancak bu doğal 'eylem' Türkiye'de otoriter baba figürleri, katı yetiştirilme tarzları, ezik anneler, zayıf iletişim, tecrübesizlik gibi nedenlerle gerektiği gibi yaşanamıyor. Bu nedenle Türkiye'de cinsel işlev bozukluğu nedeniyle doktora başvuranların yarısını vajinismuslu kadınlar oluşturuyor. Uyarılma, cinsel istek ve orgazm bozukluğu ise her üç kadından birinin sorunu. 

Uzmanların anlatımları her ne kadar cinsellik konusunda tabuların yavaş yavaş kırıldığını, özellikle kadınların doktora başvuru sayılarında artış olduğunu gösterse de hâlâ taşrada ve büyük şehirlerin varoşlarında bildik kurallar işliyor. Kapı önünde 'kanlı çarşaf bekleyenler', evlendiği erkekle ilk temasını 'ilk gece' yaşayanlar hâlâ çoğunlukta. Bu da aslında en büyük devrimin yatak odasında yapılması gerektiğinin bir göstergesi. Çünkü dokunmayı, sevişmeyi, doğamızın bir parçası olan cinselliği yaşamayı keşfedememiş olmak aslında insanın kendini keşfedememesi anlamına geliyor. 
Sağlıklı bir beden ve ruh için cinselliğin doyumlu olması gerekiyor. 

Uzmanların anlatımları ve araştırmalar iyi gitmeyen bir cinsel yaşamın iş hayatını, sosyal hayatı etkilediğini, depresyon ve panik bozukluk başta olmak üzere çeşitli ruhsal sorunlara yol açtığını gösteriyor. 
Oysa ki mutlu bir cinsel hayat insanı daha sağlıklı yapıyor. Bu bile tek başına konunun önemini gösteriyor aslında. O halde mutlu bir cinselliği yaşamak çok mu zor? Aslında değil. Bu konuda kişilerin bilgisi arttıkça, iletişim kuruldukça hem sorunlar daha kolay atlatılıyor hem de mutlu cinselliğin kapısı aralanıyor. 

Dünyada yapılan bir araştırma cinselliğin önemli olduğunu şöyle ortaya koyuyor: Cinsel özgüven güçlü bir aşk için de gerekir... Mutlu cinsellik ise kadın ve erkeğin karşılıklı tatminiyle mümkün. Türk Androloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi ve Mersin Üniversitesi Tıp Fak. Üroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Selahattin Çayan, "Bir tarafın cinsel mutsuzluğu diğerini etkiliyor" diyor. 
Mutlu cinselliği nasıl tanımlayabiliriz? Bunun kuralları var mı? 

En güzel tanımı cinselliği paylaşan iki tarafın da cinsel yaşamlarından tatmin olmasıdır. Cinsel yaşamdan karşılıklı alınan mutluluk çiftlerin günlük hayatlarını da etkiler. Çünkü cinsel mutluluk kişinin yaşam kalitesinin en önemli belirleyicilerinden biridir ve mutlu bir cinsel yaşam, çiftlerin hayat kalitesini yükseltir. Cinsel hayatta yaşanan mutluluk insanların gündelik yaşamlarındaki genel sağlık durumlarını iyileştirir. Mutsuz bir cinsel yaşam insanların günlük hayatlarını olumsuz etkiler, farklı psikolojik sorunlar doğurur. Kısaca mutlu bir cinsel yaşam mutlu bir hayat demektir. 
Cinsel mutluluk her bireyin hakkıdır ve bu doğrultuda bireyler isteklerini ve problemlerini ertelememeli. Cinsellikten iki tarafın da mutlu olmasını sağlamak için, çiftlerin cinsellikle ilgili var olan tabularını kırmaları, birbirleriyle kuvvetli bir iletişime sahip olmaları, isteklerini ve varsa sorunlarını karşılıklı olarak konuşmaktan çekinmemeleri gerekir. Her şeyde olduğu gibi cinsel yaşamda da zaman zaman sorunlar yaşamak normaldir. Önemli olan bu sorunların ne olduğunu bilmek, bunlar için çözüm aramaktan çekinmemektir. Çiftler çözemedikleri sorunları için mutlaka doktora başvurmalı. 
Kadın ve erkek için mutlu cinsellik farklı mı? 

Mutlu cinsellik, ancak kadın ve erkeğin karşılıklı mutlu olması ve tatminiyle sağlanır. Eşlerin aynı derece zevk aldığı bir cinsel yaşam çiftlerin hayatlarını zenginleştirir, günlük yaşamlarını olumlu etkiler. Mutsuz ve problemli bir cinsel yaşam insanların günlük hayatlarını olumsuz etkiler, farklı psikolojik sorunlar doğurur. 
Özellikle sertleşme sorununun erkeklerin sadece cinsel yaşamlarında bir problem olarak kalmadığı günlük hayatlarında çok farklı problemler doğurduğu gözlemleniyor. Bu sorun erkeklerde özgüven kaybı, agresif tavırlar, depresyon gibi farklı psikolojik problemlere sebep olur. Özellikle Türk toplumunda sertleşme sorununun 'iktidarsızlık' 
olarak algılanması bu sorunları daha da büyütüyor. Erkekler iktidarsız olarak algılanmaktan korktukları için bu sorunlarını kimseyle paylaşamaz hale gelmiştir. Oysa ki 'iktidarsızlık' terimi, ereksiyonun hiç olmaması ve boşalma sorununu da içeren cinsel işlevin birçok aşamasındaki sorunu kapsar. Sertleşme sorununu, 'iktidarsızlık' olarak tanımlamak doğru değil. 
Nasıl tanımlanmalı o zaman? 
Sertleşme sorunu, tatmin edici bir cinsel performans için yeterli penis sertleşmesinin olmaması veya ilişki boyunca sertleşmenin sürdürülememesidir. 
Sertleşme sorunu, hafif derecede olabileceği gibi tümüyle yitirilen sertleşme fonksiyonuna kadar geniş bir yelpazede olabilir. Türkiye'de sertleşme sorunu bulunan erkeklerin yüzde 80'inden fazlasında tam bir işlev kaybı değil, hafif ya da orta derecede sertleşme sorunu bulunduğu saptanmıştır. Ayrıca sertleşme sorununun ürolog gözetiminde etkili ve güvenilir tedavisi mümkündür. 
Harris Interactive tarafından Türkiye dahil dünyanın 27 ülkesinde, 40-80 yaş arası erkek ve kadınların cinsel yaşam hakkındaki tutum ve inançlarını belirlemek amacıyla 27 bin 500'den fazla kadın ve erkek arasında yürütülen 'Daha İyi Cinsel Yaşam Global Araştırması'nın sonuçlarına göre, partnere çekici gelebilmek, cinsel birleşme, ön sevişme ve cinsel mutluluk hem erkekler hem de kadınlar için 'çok önemlidir. Çiftlerin yüzde 90'ı 'cinsel özgüvenin' güçlü bir aşk yaşamı için gerekli olduğunu belirtiyor. 

Tabuları kırın, iletişim kurun 
Çiftlerin mutlu cinsellikten beklentileri ne? 
Genel olarak kadın ve erkek cinsel yaşamlarında karşılıklı tatmini bekler. Çünkü bir tarafın mutsuzluğu, isteksizliği veya problemi mutlaka diğer tarafı da olumsuz etkiler. Böyle durumlarda çiftler tabularını kırmalı, isteklerini ve sorunlarını karşılıklı konuşmalı. 'Global araştırma' erkeklerin yüzde 62'sinin ve kadınların yüzde 41'inin cinsel yaşamlarını iyileştirmeyi istediklerini göstermiştir. 
Bir çift veya çiftlerden biri cinsel hayatından memnun değilse ne yapmalı? 
Bir ürologa başvurmalı ve doktor gözetiminde cinsel işlev bozukluklarına yol açabilecek risk faktörleri araştırılmalıdır. 
Cinselliği olumsuz etkileyen ve erkekten kaynaklanan faktörler nelerdir? 
Cinsel arzuda azalma, erken boşalma gibi sorunlar ve sertleşme bozukluğu cinselliği olumsuz yönde etkileyen en önemli faktörler. Erkeklerin hayatları boyunca ereksiyon ile ilgili sorunlu dönemleri olabilir, ancak 40 yaşın altında sertleşme bozukluğu daha az olarak görülür. Sertleşme sorunu yaşla birlikte giderek artar. 70 yaşındaki erkeklerde yüzde 65 oranında sertleşme bozukluğu vardır. Bu artış özellikle damarsal bozukluklara bağlıdır ve diyabetik erkeklerde sertleşme sorunu yaklaşık 10 yıl daha erken ortaya çıkar. 

Cinsellik beyinde başlar 
'Sertleşme' nasıl oluşur? 
Uyarıldığınız zaman beyniniz bir dizi olayı başlatmak için sinyal gönderir. Penis içindeki kan damarları gevşeyip genişleyerek penise gelen kan akımını hızlandırır. Aynı anda penis içinde uzanan, korpora kavernoza adı verilen süngersi oluşumlar da şişer ve toplardamarlar üzerinde baskı oluşturarak penis dışına çıkan kan akımını kısıtlarlar. İçeri giren kanın dışarı çıkandan daha fazla olması sonucunda penis büyüyerek sertleşme oluşur. 
Sertleşme, beyin, kan damarları, sinir ve hormonların mükemmel bir denge içinde çalışmasının bir sonucudur. 
'Sertleşme' sorunu ne kadar yaygın? 
40 yaş ve üstü her 10 erkekten 7'si faklı şiddetlerde sertleşme sorunu yaşıyor. 
Ancak Türkiye'de sertleşme sorunu yaşayan 8 milyon erkek var. 10 hastadan birisi doktora başvuruyor. 
Hangi durumlarda sertleşme sorunundan söz edilebilir? 
Penis sertliği dört kategoride incelenebilir: 
Derece 1: Penis daha büyük ama ilişki için yeterli sertlik yok 
Derece 2: Penis sert ancak birleşme için yeterli sertlikte değil 
Derece 3: Penis birleşme için yeterli sertlikte ancak tam olarak sert değil 
Derece 4: Tam olarak sert penis İlk iki derecede sertleşme kalitesine sahip olan erkeklerde sertleşme sorunundan bahsedilir. 

Sertleşme sorunu belirtileri

Sertleşme bozukluğu olan erkeklerin sorunlarını paylaşmaktan kaçınması, cinselliği tabu olarak görmesi ve tedavisi konusunda bilgi sahibi olmaması cinsel işlev bozuklukları için doktora başvurmalarını engelliyor. Türk Androloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi ve Mersin Üniversitesi Tıp Fak. Üroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Selahattin Çayan'a göre sertleşme sorunu hem birçok hastalığın habercisi hem de sonucu. Çayan, erkeklerin yüzde 75'inden fazlasının sertleşme sorunlarını çözmek istediğini söylüyor. 
Koşullar cinselliği nasıl etkiliyor? 
Yoğun çalışma temposu, trafik, stres vb. etkenler psikolojik olarak kişiyi olumsuz yönde etkiliyor. Cinselliği etkileyen sorunların büyük bir kısmı fizyolojik kökenli. Sertleşme sorunu, diyabet dışında kalp ve damar hastalıkları, hormon bozuklukları, sinir sistemi hastalıklarında da ortaya çıkabiliyor. Depresyon, hipertansiyon, kanser gibi kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da soruna yol açabilir. Aşırı alkol alımı güçlü bir sertleşme elde edilmesine engel olabilir. Sigara içenlerde sertleşme sorunu görülme olasılığı daha yüksektir. 
Erkeklerde en sık görülen cinsel fonksiyon bozukluğu sertleşememe mi? 
40 yaş üstü erkeklerin yüzde 69'unda hafif (yüzde 33.2), orta (yüzde 27.5) veya şiddetli (yüzde 8.5) derecede sertleşme sorunu var. 

Erkekler tedavi olmak istiyor 
Erkekler soruna nasıl yaklaşıyor? 
'Daha İyi Cinsel Yaşam Global Araştırması'nın sonuçlarına göre dünya genelindeki erkeklerin yüzde 62'si, kadınların yüzde 41'i cinsel yaşamlarını iyileştirmeyi istiyor. Erkeklerin yüzde 75'inden fazlası ereksiyon problemleri için tedavi olmak istiyor. Ancak genel istek bu kadar yüksek olmasına rağmen ülkemizde sertleşme sorunu yaşayan 8 milyon erkekten sadece her 10 hastadan biri doktora başvurmaktadır. Doktora başvuru oranlarının bu derecede düşük olmasında hastaların sorunlarını paylaşmaktan kaçınması ve sorunu tabu olarak görmelerinin dışında sorunun tedavi edilebilir olduğu konusunda bilgi sahibi olmamaları yatıyor. 
Ağız yoluyla alınan ilaçlarla tedavi mümkün hale geldi. Giderek daha çok sayıda erkeğin tedavi görmek için çaba gösterdiğine tanık oluyoruz. 
Sertleşme sorunu tanısı nasıl konuyor? 
Tanı, ayrıntılı tıbbi ve psiko-seksüel öykü, ereksiyon fonksiyonlarını sorgulayan standart sorgulama formu, fizik muayeneyi içeriyor. Bazen laboratuvar ve radyolojik testlere de gereksinim olabilir. Ayrıntılı alınan tıbbi ve psiko-seksüel öykü, tanının en önemli kısmıdır. 
Sertleşme sorununun belirtileri nelerdir? 
Sertleşme sorunu, tatmin edici bir cinsel performans için yeterli penis sertleşmesinin olmaması veya ilişki boyunca sertleşmenin sürdürülememesidir. Sertleşme sorunu, başka sağlık sorunlarının sonucu olarak karşımıza çıkabiliyor, hatta birçok hastalığın habercisi olabiliyor. Örneğin yüksek kan basıncı, yüksek kolesterol, şeker hastalığı veya damar sertleşmesi gibi tıbbi bozukluklar sonucunda penise gelen kan akımı azalabiliyor. 
Ayrıca beyin ve penis arasındaki bağlantı; omurilik yaralanması, multiple skleroz, inme ya da prostat veya kalınbağırsak ameliyatı gibi durumların yol açtığı sinir zedelenmeleri de sertleşmeyi engelleyen faktörler. Karaciğer ya da böbrek hastalıkları, depresyon, stres ve reçeteli ya da reçetesiz olarak satılan çeşitli ilaçlar da soruna yol açabiliyor. Altını çizmek gerekir ki, sertleşme sorunu 'iktidarsızlık' demek değildir. 

İlaç yetmiyorsa 'mutluluk çubuğu' 
Sertleşme sorunu nasıl tedavi ediliyor? 
Sertleşme sorununun ilk basamak tedavisi ağızdan alınan ilaçlardır. Bu ilaçlar, penis içine gelen kan miktarının azalmasına yol açan mekanizmanın etkin hale gelmesini aktif bir şekilde engellerler. Böylece, peniste düz kas gevşeme düzeyinde artışa yol açarak, yani penis içine dolan kan miktarını artırarak ereksiyon halinin devamını sağlarlar. Ereksiyon yetersizliklerinin ağız yoluyla alınan ilaçlarla tedavisinin mümkün hale gelmesiyle artık daha çok sayıda erkek tedavi görmek için çaba gösteriyor. 
Sertleşme (ereksiyon) sorunu yaşayan erkeklerin yaklaşık yüzde 80'inde ağızdan alınan ilaçlarla başarılı cinsel ilişki sağlanabiliyor. 
Peki ya ağır sertleşme sorunu yaşayanlar? 
Ağızdan alınan ilaçlara yanıt alınamayan diğer erkeklerde ikinci ve üçüncü basamak tedavi yöntemleri kullanılır. Bu tedaviler içinde penis içine uygulanan enjeksiyon tedavisi, vakum cihazı uygulaması, damar ameliyatları ve mutluluk çubuğu (penis protezi) yerleştirilmesi sayılabilir. 
Ağızdan alınan ilaçlarla etkin ve güvenilir bir sertleşme sağlanmasıyla mutluluk çubuğu operasyonlarına gereksinim son yıllarda azalmıştır. Ancak ilaçla ve diğer tedavi seçenekleriyle sertleşme sağlanamayan seçilmiş olgularda mutluluk çubuğuyla başarılı cinsel ilişki sağlanabiliyor. Bu tip tedavi, yalnızca dikkatli hasta seçimi ve daha az invazif seçenekler sonrasında uygulanır. Basit bükülebilir protezlerden daha kompleks hidrolik protezlere kadar değişen farklı cihazlar bulunuyor. Protez seçimi daha çok hasta isteklerine ve maliyete bağlı. Protezlerle uzun dönem hasta memnuniyeti yaklaşık yüzde 90'dır. 

Vakum cihazları 
Bu cihazlar penis etrafında vakum yaratarak etkili olur. Vakum cihazları doğal cinselliği etkilediğinden diğer tedavi yöntemlerinin etkili olmadığı durumlarda tercih ediliyor. 

Penise enjeksiyon 
Cinsel ilişkiden bir süre önce hastanın, peniste kanlanmayı artırmaya yarayan bir injeksiyonu penisine uygulamasıdır. 

Erkeğin sorunu kadını da etkiliyor 
Sorun kadınları nasıl etkiliyor? 
'Daha İyi Cinsel Yaşam Global Araştırması'nın sonuçlarına göre 
partnere çekici gelebilmek, cinsel birleşme, önsevişme ve cinsel mutluluk 
hem erkekler hem de kadınlar için 'çok önemli'. Çiftlerin yüzde 90'ı 'cinsel özgüvenin' güçlü bir aşk yaşamı için gerekli olduğunu belirtmektedir. 
Bu araştırmanın Türkiye sonuçlarından bazıları ise şöyledir: 

Türkiye'de ereksiyon problemi olmayan erkeklerin partnerlerinin yüzde 90'ı ilişkiden çok haz aldığını söylerken ereksiyon problemi bulunan erkeklerin partnerlerinin sadece yüzde 55'i ilişkiden çok haz aldığını dile getiriyor. 

Ereksiyon problemi olan erkeklerin sadece yüzde 11'i son dört hafta içinde yaşadıkları seksten çok zevk aldıklarını belirtirken, bu oran ereksiyon problemi olmayan erkeklerde yüzde 49'a yükseliyor. 

Araştırma erkeklerin yüzde 62'sinin, kadınların ise yüzde 57'sinin, erkek ereksiyon olamadığında bunun kendi suçları olduğunu düşündüklerini gösteriyor. 
Dünya geneline bakıldığında ise araştırma, daha iyi bir cinsel yaşam için ereksiyon sertliğinin, ereksiyonu sağlama ve koruma kadar önemli olduğu ve erkeklerin yalnızca yüzde 36'sının ereksiyon sertliğinden memnun olduğunu ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra araştırmaya göre dünya genelinde erkeklerin yüzde 51'i ilişki sırasında her zaman ereksiyon sağlayıp koruyamadıklarını belirtiyor. Bu sonuçlar bize sertleşme sorununun erkek kadar kadın için de önemli bir cinsel sorun olduğunu gösteriyor. 


Cinsel terapiyle çözüm

Erken boşalma ve sertleşme zorluğu olan 50'li yaşlardaki erkek doktora başvurdu. 25 yıllık evliydi ve İstanbul dışında başka bir kentte memur olarak çalışıyordu. Eşi kendisinden dört yaş küçüktü ve çalışıyordu. Evliliklerinin başından beri daha ilk birleşmede erken boşalma sorunu yaşıyordu. Daha gençken ikinci birleşmelerde iki dakikaya kadar çıktığı olabilirken yaşı ilerledikçe ikinci birleşme olmamaya başlamış ve bütün cinsel birleşmelerinde bu sorunla karşılaşır olmuş. 
Pek yumuşak ve şefkatli olmayan eşi evliliklerinin başından beri gerek cinsel performansı gerekse birçok davranışı ve tutumu dolayısıyla hastayı devamlı eleştiriyor, pek beğenmiyordu. Son yıllarda yine cinsel ilişki sırasında erken boşalma nedeniyle eşinden azar işiteceği için kaygı duymaya başlamıştı. Bu nedenle cinsel birleşmeleri ertelemeye ve aralarını açmaya başlamıştı ancak boşalma sorunu ağırlaşmıştı. Bazen da hiç ereksiyon sağlayamıyordu. Erken boşalma ve erken boşalmaya ikincil olarak gelişmiş sertleşme bozukluğu olarak değerlendirilen hasta, eşiyle birlikte psikiyatrise başvurdu ve tedaviye alındı. 

Terapi başarılı 
Çiftin aldığı tedavinin adı cinsel terapi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Doğan Şahin, cinsel terapinin, cinsel işlev bozuklukları için geliştirilmiş, ortalama sekiz hafta süren, haftalık ödevlerle yürüyen, cinsel soruna yol açan ve cinsel işlevleri engelleyen etkenlerin ortadan kaldırılması ve çiftin iletişiminin, istek ve arzularına yönelik farkındalıklarının artırılmasını amaçlayan bir terapi türü olduğunu belirtiyor. 
Cinsel terapilerin bu konuda eğitim almış ve deneyim kazanmış kişiler tarafından uygulandığında iyi sonuç verdiğine değinen Şahin, "En sık görülen cinsel işlev bozuklukları vajinismus ve erken boşalmada tedavi başarısı yüzde 95'ten fazladır. Diğer cinsel işlev bozukluklarında sekiz haftalık tedaviyle ortalama tedavi başarısı yüzde 70 civarındadır. Tedavi olamayan hastaların da daha uzun süreli terapilerle tedavi olma şansı daha yüksektir" diyor. 

İlk ödev: Eşin tavrını değiştirmesi 
Psikiyatriste başvuran çiftin tedavisinde eşinin hastaya davranışlarını değiştirmesi, performans anksiyetesinin ortadan kaldırılması ve boşalma kontrolünün öğretilmesi planlandı. İlk hafta çifte cinsel bir ödev verilmedi. Sadece birbirleriyle daha ilgili olmaları, birlikte daha çok vakit geçirmeleri, birbirlerinde beğendikleri yönleri paylaşmaları, evde işleri birlikte yapmaları ve haftada bir-iki defa dışarı çıkmaları söylendi. Cinsel birleşme yasaklandı. 
İkinci hafta çiftin tek ödevi, haftada en az üç kez yapmak üzere cinsel bir haz ve heyecan duyma beklentisi olmaksızın, çıplak olarak cinsel organlara dokunmadan sırayla birbirlerini en az 40 dakika boyunca sevip okşamalarıydı. 
İkinci hafta bu sırayla biri pasif, diğeri aktif olacak şekilde birbirlerini sevip okşamalarına cinsel organlar da dahil edildi ve hafif düzeyde bir cinsel haz almalarına izin vermeleri ama kendilerini cinsel hazza tümden bırakmamaları, özellikle boşalmaya gitmemeleri, cinsel haz ve heyecanları çok artarsa durup, uyarı düzeyini düşürmeleri söylendi. 
Üçüncü hafta çift cinsel organların yapısı ve işleyişi hakkında bilgilendirildi. Bu bilgiler ışığında çiftlerden cinsel organlarını incelemeleri istendi. Dördüncü hafta sırayla biri aktif diğeri pasif olmak üzere birbirlerini sevme ödevine okşamaların yanına öpmeler de ilave edildi. Ayrıca pasif durumda olan dokunuşlara odaklanıp aktif olanı kendi istek ve arzularına göre diğerini yönlendirebilecekti. 

Yatılı misafir yasak 
Bir cinsel terapide çiftlerden bazı koşullara uymaları isteniyor. Bu koşullara uyulmadığı takdirde tedaviden sonuç almak mümkün olmuyor. Doğan Şahin, çiftlerin tedavi kapsamında uymaları gereken kuralları şöyle açıklıyor: 
"Tedavi boyunca birbirlerinden ayrı kalmamalılar. Aralarında çıkacak tartışmaları, küsmek, iletişimlerini kesmek, ödevlerini ertelemek için kullanmamalılar. Tedavi boyunca yatılı misafir kabul edilmemeli. Çiftler ödevlerini yapsalar da yapmasalar da düzenli olarak terapiye gitmeliler. Birbirleriyle daha çok ilgilenmeleri, boş vakitlerini birlikte geçirmeleri, flört dönemindeymiş gibi davranmaları gerekir. Birbirlerinin hoşuna gidecek, sevindirecek şeyleri daha sık yapmalılar. Birbirlerini yargılamamaları, sadece kendi duygularını ifade etmeleri gerekir. Birbirlerini teşvik etmeli, olumlu gelişmeleri belirtmeliler. TV seyretmeyi en aza indirip birlikte yapacakları aktivitelere zaman ayırmalı, haftada en az bir kez bir çay bahçesine gitmek ya da yürüyüş yapmakla sınırlı dahi olsa dışarı çıkmalılar. Tedavilerini ve ödevlerini her şeyden daha öncelikli olarak ele almalılar. Erkekler, eşleri iş yaparken yanlarında olmalı ve eşlerine yardım etmeli. Ev içinde geçirilen zaman ortaklaşa değerlendirilmeli." 
Cinsel terapi görmeye başlayan çift de bu kurallara uyuyor ve ödevlerini aksatmıyordu. Terapinin beşinci haftasında özellikle cinsel organlara yönelik elle ve oral uyarının daha fazla verildiği sıralı sevme ödevi vardı. Bu aşamaya kadar giriş ve boşalma endişesi olmadan kendisini cinsel hazza bırakabilen hasta rahatlıkla uyarılabilme ve sertleşme güvenini kazanmıştı. Bu aşamada hastaya boşalmayı ne zaman kontrol edebileceği anlatılarak, bunu mastürbasyon yaparak deneyimle öğrenmesi söylendi. Boşalmayı en az üç kez erteleyebildikten sonra boşalabilecekti. Altıncı haftada sevişme ödevlerine ek olarak mastürbasyonla boşalma kontrolü çalışmalarını sürdürdü. Boşalma süresi beş dakikanın üzerine çıkmıştı. 

Sevgi ihmal edilmemeli 
Doğan Şahin, cinsel terapinin 'bir açıdan cinsel işlevlerin en az sıkıntı ve korku verecek aşamasından başlanıp, en yüksek haz derecesine kadar ilerlenmesi olarak da tanımlanabileceğini' söylüyor: 
"Cinsellik, sevgi, şefkat, beğenilme, arzulanma ve cinsel haz alıp verme gibi bileşenlerden oluştuğundan tedaviye çiftin cinsel bir amaç gözetmeksizin birbirlerine ilgi ve sevgisini ifade etmelerini, sevgi alışverişini sağlayan ödevlerle başlanır. Daha sonra çok hafif düzeyde bir cinsel haz almayla sevgi alışverişini bir araya getirecek ödevler verilir. Bu aşamadan sonra birçok çiftin cinsel anatomi ve fizyoloji hakkında yetersiz ya da yanlış bilgileri olabildiğinden çifte cinsel anatomi ve fizyolojiyle ilgili bilgiler verilir ve bu bilgiler ışığında cinsel organlarını incelemeleri söylenir. Bundan sonra birbirlerine giderek daha çok cinsel haz alıp vermeleri sağlanır ve cinsel sorunun çeşidine göre özgün tedavi tekniklerine geçilir." 
Şahin, erken boşalmada erkeğin önce kendi uyarısıyla, sonra eşinin uyarısıyla, son olarak da cinsel birleşme sırasında boşalmayı kontrol edebilmelerinin öğretildiğini belirtiyor. Sertleşme zorluğunda ise 'giriş' ve performans anksiyetesini ortadan kaldırıp, uyarıyı artıracak tekniklerle sertleşme sağlanıyor. Orgazm bozukluğunda orgazmı engelleyen etkenler ortadan kaldırılıyor ve uyarıcılar arttırılıyor. Çiftlerin, önce kendi başına, sonra eşinin uyarısıyla ve son olarak da cinsel birleşmede orgazma ulaşmaları sağlanıyor. 

Hem cinsellik hem ilişki düzeldi 
Terapiyi sürdüren çift ise yedinci haftada artık 'başarılı bir grafik' yakalamıştı. Erkeğin boşalma kontrolü sekiz dakikaya çıkmıştı. Sekizinci ve dokuzuncu haftada verilen ödevleri uygulayan çift artık sorunlarını aşmıştı. Erkek boşalma kontrolünü sağlayabiliyordu. 
Bir haftada gerçekleştirdikleri dört cinsel birleşmede de erkeğin sertleşme zorluğu olmamıştı ve cinsel birleşmeden sonra boşalmaya kadar geçen süre 10 dakikanın üzerindeydi. Psikiyatristleri çifte nelere dikkat etmeleri gerektiğini söyleyerek bir ay sonra kontrole gelmelerini istedi. Bir ay sonraki kontrolde bir ay içinde toplam 10 cinsel birleşme gerçekleştirmişlerdi ve hiç birinde sertleşme sorunuyla karşılaşmamıştı erkek. Üstelik tüm cinsel birleşmeler 10 dakikadan uzun sürmüştü. 
Altı ay sonra tekrar kontrole gelmeleri söylenerek çiftin tedavisi sonlandırıldı. Altı ay sonraki kontrollerinde iyilik hali devam ediyordu. Ayrıca çiftin genel ilişkileri ve iletişimleri de oldukça düzelmişti. Eski geçimsizlikleri, kavgaları kalmamıştı. Kadın da eşine karşı daha saygılı ve sevecen davranıyordu. Ayrıca kadın da cinsel yaşamlarından ilk kez memnun ve mutlu olduğunu söylüyordu. 

Öpüşerek hamile kalınmaz! 
Cinselliğe dair yanlış inanışlar şöyle: 
Erkekler duygularını belli etmemelidir. 
Başka şeylerde olduğu gibi cinsellikte de başarıya ulaşmak son derece önemlidir. 
Cinsel isteği erkek belirtmelidir. 
Erkekler cinsel ilişkiyi her zaman ister ve buna hep hazırdırlar. 
Tüm fiziksel yakınlaşmalar sevişmeyle sonlanmalıdır. 
Cinsel ilişki arzusunu belli eden kadın hafif biridir. 
Erkekler her zaman cinsel istek duyarlar. 
Yaşlanma cinsel isteği tamamen ortadan kaldırır. 
Menopoz cinsel isteği ortadan kaldırır. 
Kadınların cinsel isteği azdır. 
Sevişmek, cinsel birleşmedir. 
Sevişmek, cinsel organda sertleşmeyi gerektirir. 
İyi bir sevişme cinsel heyecanın sürekli tırmanması ve orgazmla sonlanması demektir. 
Cinsel ilişkiyi erkek başlatmalı ve sürdürmelidir. 
Uyarılmış erkek boşalmazsa zararlı olur. 
Dikkat başka yere çekilirse erken boşalma önlenebilir. 
İlk boşalmadan sonraki boşalmalarda erken boşalma sorunu olmaz. 
Sevişme, her zaman doğal ve kendiliğinden olmalıdır. Sevişmek hakkında konuşmak düşünmek veya hayal kurmak onu bozar. 
Sevişmeyi başlatan kadın ahlaksızdır. 
Her erkek her kadına nasıl zevk vereceğini bilmelidir. 
Sevişme ancak her iki tarafın birlikte orgazm olmasıyla güzeldir. 
Eşler birbirlerini sevdikleri takdirde sevişmekten nasıl zevk alacaklarını da bilirler. 
Cinsel ilişki içinde olan eşler içgüdüsel olarak diğer eşin ne düşündüğünü ve ne istediğini bilirler. 
Cinsel ilişki sırasında mastürbasyon yanlıştır. 
Erkek cinsel organında sertleşmenin kaybı eşini çekici bulmadığı anlamına gelir. 
Erkek veya kadın sevişmeye hayır diyemez. 
Sevişmede neyin normal olduğuna ilişkin belirli ve kesin kurallar vardır. 
Olgun kadın birleşmeyle orgazm olmalıdır. 
Güçlü erkekler üst üste birkaç kez sevişebilirler. 
Bir erkek ne kadar sık ve üst üste sevişebiliyorsa o kadar güçlüdür. 
Bir kez cinsel sorun yaşanırsa bu tekrarlayacak demektir. 
Erkek, cinsel organının büyüklüğü oranında zevk verir. 
Penisin vajinaya girişi zordur. 
İlk cinsel ilişki kadın için çok ıstırap vericidir. Kadın için tehlikeli olabilir. 
İlk cinsel ilişkide kan gelmezse kadın bakire değildir. 
İlk cinsel ilişkide 'başarısız' olan erkek, erkek değildir. 
Sürtünme ile kızlık zarı bozulabilir. 
Evlenmeden önce kızlık zarının bozulmaması için çok tedbirli olunmalıdır. 
Mastürbasyon ile kızlık zarı bozulur. 
Öpüşme, dokunma gibi yakınlaşmalarla hamile kalınabilir. 

Mutlu cinsellik kuralları

Cinselliğin kuralı olur mu? Eğer yaşamak istediğiniz, mutlu ve doyumlu bir cinsel ilişkiyse evet, cinselliğin kuralı olur. "Aşk içinde yaşanan cinsellik, sadece mutluluğun temel kaynaklarından biri değil aynı zamanda ruhsal açıdan insanı iyileştiren de bir şeydir" diyen İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Doğan Şahin, mutlu cinselliğin kurallarını anlattı. 
Cinsel yakınlık insan ilişkilerinde neden önemlidir? 
Çünkü cinsel yakınlık insan ilişkilerine ait üç temel ihtiyaç ve arzunun doyumuna doğrudan olanak verir: 

Bir bebek gibi sevilme, bakılma, korunma arzuları 
Hayran olunma, beğenilme, onaylanma arzuları 

Âşık olunma, arzulanma arzuları 
Karşılıklı aşk ve bu üç temel arzuyu barındıran cinsel yakınlık, mutluluğun da mutlu cinselliğin de olmazsa olmaz koşullarıdır. Bu üç temelden sadece bir ya da ikisi üzerine oturan ya da bir alanda doyumu eksik kalan birliktelikler yeterli ölçüde doyum ve mutluluk vermezler. Özellikle tek boyutlu ilişkiler uzun yıllar sürse de yaşamdan alınan keyfi ve mutluluğu önemli ölçüde sınırlarlar. Sözgelimi sadece sevilme, bakılma ihtiyaçlarını karşılayan çok sayıda birliktelik vardır. Bu çiftler birbirlerine düşkün ve bağımlı olurlar ancak aralarındaki ilişki anne-oğul ve baba-kız ilişkisinin yeniden kurulmasının bir biçimidir. Aşk ve cinsellik yeterli ve doyumlu olarak yaşanmaz. 
O zaman mutlu ve doyumlu bir ilişkinin unsurları nelerdir? 
Mutlu ve doyumlu bir cinsel yaşamın iki temel unsuru olduğu söylenebilir. İlki kişinin kendini tanıması ve sevmesi, ikincisi de eş ya da sevgilisini tanıması ve sevmesidir. Cinsellik, ilk önce kendini tanımakla başlar ve ancak kendisini seven, sayan ve güvenen bir insan karşısındakine de bu olumlu duygularla yönelebilir. Bir insanın kişilik özellikleri, sevgili ya da eş seçimi, ilişki biçimi, birbirleriyle yakından ilintilidir. Tüm bunlar da cinsel yaşamın nasıl olacağı üzerine etki ederler. Doyumlu bir cinsel yaşamın temelini oluşturacak mutlu ve doyumlu bir sevgi ilişkisinin temel özellikleri şöyle sıralanabilir: 

Çift birbirinde erken dönemdeki ilk ilişkilerini bulabilmiştir. Erken çocuklukta gelişen ama zamanla gelişerek olgunlaşan sevilme, şefkat görme, önemsenme, ilgilenilme ihtiyaçlarını birbirlerine verebilmektedirler. 

Temel iki dürtü olan sevgi ve saldırganlık arasındaki ilişkide, saldırganlığın sevginin emrinde olması biçiminde şekillenmiştir. 

Arzular karşılandıkça mutluluk olur 

Ortak ego idealleri vardır. Yani ikisinin de olmak istediği insan birbiriyle uyumludur. Biri insan ilişkilerinde sevgi, saygı ve özeni önemserken, diğeri mülk, itibar peşinde değildir. 

Her insanın sevilme ve beğenilmekle ilgili tam olarak doyurulmamış beklentileri, arzuları vardır. Bir ilişki bu arzu ve beklentileri karşılayabildiği ölçüde mutluluk vericidir. 

Temel gereksinimlerinden biri beğenilmektir. Olduğu gibi sevilme ve hayranlık duyulma gereksinimi ancak bir aşk ilişkisinde karşılanabilir. Kişi, beğenildiği ve hayranlık duyulduğu oranda kendisini beğenir ve sever. 

Olgun bireylerde partner arayışı kaybedilmiş ödipal objeyle tekrar birleşme arayışını içerir. Yani her çocuk 3-5 yaşları arasında karşı cinsten ebeveynine ya da yakın çevredeki bir büyüğe âşık olur ve onun tarafından sevilmek ister. Zamanla bu arzusunun gerçekçi olmadığını ve kabul edilemeyeceğini idrak ederek bu aşktan vazgeçer ama o zamanlar hissettiği ve doyurulmamış aşkını, benzer birini bularak gerçekleştirmeye ve eski aşkına kavuşmaya çalışır. Bir insan ilk aşkını anımsatan birini bulduğunda bu eski aşk yeniden doğar. Âşık olduğu kişiyi yıllardır tanıyormuş duygusunun kaynağı eski günlerdeki arzulardan kaynaklanmasıdır. Ancak bu, hiçbir zaman tam olarak eski ilişkinin ve nesnenin tekrarı değildir. Kişi büyümüş, olgunlaşmış ve bu arada ilk nesneyi de daha sağlıklı ve olgun bir biçimde idealize etmiştir. 

Baskıcı eş 'birleşmeye' engel 
28 yaşında, üniversite mezunu, özel bir şirkette çalışan genç adam sertleşme sorunuyla doktora başvurdu. Beş yıllık evliydi ve hiç cinsel ilişki kuramamıştı. Aynı yaşta olan eşi üniversite mezunuydu ve bir şirkette çalışıyordu. Çift daha önce aynı şikâyetle ürolojiye başvurmuş, verilen ilaçlar sertleşme oluşturmamış, en son 'mutluluk çubuğu' uygulanmaya karar verilmişti. 
Sertleşme sorununa psikolojik etkenlerin de katkıda bulunabileceği, protez gibi geri dönüşü olmayan bir uygulamadan önce cinsel terapinin denenmesinin daha uygun olacağı düşünüldü. 

Eş tutumunu değiştiriyor 
Çift birbirini seviyordu ve ilgiliydi. 
Önemli bir geçimsizlikleri yoktu, ancak kadın baskın ve müdahaleciydi. Sevişirken hep eşinin ereksiyonunu takip ediyor, sertleşme olunca hemen birleşmek için eşine baskı yapıyordu. Çifte, uymaları gereken kurallar anlatıldıktan sonra, cinsel birleşme yasağı konarak cinsel terapiye başlandı. 
Tedavide amaç erkeğin performans anksiyetesini ortadan kaldırmak, cinsel birleşmeyle ilgili endişelerini gidermek, sık yaşadığı konsantrasyon kaybını ortadan kaldırarak cinsel birleşme için yeterli sürede sertlik sağlamaktı. Bu arada eşinin, hastada performans endişesini artıracak tutum ve davranışlarını da değiştirmek gerekiyordu. 
Çift sekiz haftalık terapiye başladı. Psikiyatristleri bu süre boyunca ödevler verdi ve uygulamalarını istedi. Genç adam üçüncü haftadan itibaren rahatlıkla uyarılabiliyordu. Yedinci haftada ikisi de çok mutluydu çünkü ilk kez cinsel birleşme olmuştu. Son iki haftada 10'a yakın cinsel birleşme gerçekleştiren çift hiçbir sorunla karşılaşmadı ve tedavi sonlandırıldı. 

İlk gece korkusu

Psikiyatristin odasına genç bir çift, kayınvalide, kayınpeder, yenge ve görümce topluluğuyla girdi. Bir sorunları vardı. Psikiyatristin ilk işi akrabaları dışarı çıkarmak oldu. Ancak kapıyı dinlemelerini engellemekte zorlandı. 
Ortaokul mezunu kadın 19 yaşındaydı. İki aylık evliydi. Eşiyle tekstil sektöründe işçi olarak çalışıyorlardı. 20 yaşındaki eşi de ortaokul mezunuydu. Sorunları cinsel birleşmenin olmamasıydı. Aile durumu yeni öğrenmiş, hocalara gidilmiş sonra da kadın doğum uzmanının yönlendirmesiyle psikiyatriste başvurmuşlardı. 
Eşlerle yapılan görüşmede, iki aydır hemen her gün denemelerine rağmen, cinsel birleşme sağlanamadığı ortaya çıktı. Evlilik öncesi iki yıl aileden gizlice flört etmişlerdi. Ailelerinin memlekete gittiği dönemlerde sevişmeye varan cinsel yakınlaşmaları olmuştu ve bu dönemde yaşadıklarını 'çok keyifli' diye tanımlıyorlardı. Cinsel birleşmeyi ise evliliğe ertelemişlerdi. Halen erkeğin annesi, babası, iki erkek ve bir kız kardeşiyle aynı evde yaşıyorlardı. Kendilerine ait bir odaları vardı. Evlendikleri gece ev onlar için boşaltılmış, aile bireyleri üst katta amcanın evinde kalmışlardı. O gece 1-2 dakikalık ön sevişmenin ardından, birleşme denenmiş, kadın bacaklarını kapatmış ve çok korktuğunu ifade etmişti. Erkeğin ısrarıyla, tüm vücudunda titremeler meydana gelmiş ve baygınlık geçirmişti. Aynı gece iki kez daha birleşme denenmiş, kadın eşinden zorlamasını istemiş, bu kez erkek sertleşmeyi sağlayamamıştı. Sabah erken saatlerde önce kayınvalide kendi anahtarıyla açarak eve girmiş, 'Olup olmadığını' sormuş, 'işin tamam olduğu' şeklindeki cevabı aldıktan sonra aileyi davet etmişti. 
Kadının, cinselliğin konuşulmadığı, ayıp ve günah olarak kabul edildiği bir aileden geldiği belirlendi. Baba otoriter ve baskıcıydı. Ona ve üç kız kardeşine erkeklere karşı dikkatli olmaları öğütlenirdi. Bir keresinde altı yaşındayken okulda öğrendiği şarkıyı ayna karşısında söyleyip dans ederken, babası tarafından yakalandığını, 'Kötü kadın mı olacaksın?' diyerek dayak yediğini anımsıyordu. Anneyi sık sık komşulara kaba eşinden ve bir gece önceki 'yorgunluktan' yakınırken dinlemişti. Komşu kadınlara göre bu bütün kadınların çekeceği çileydi. Ergenlik döneminde büyüyen göğüslerini gizlemek için kambur gezdiğini belirtiyordu. 16 yaşında evlenen arkadaşı ona ilk gece birleşme nedeniyle nerdeyse 'bir kova kan' geldiğini ve acıdan 10 gün yürüyemediğini söylemişti. 
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Cinsel İşlev Bozuklukları Birimi'nden uzman Dr. Ceyda Güvenç'e göre kadınlarda duygusallık, paylaşma, aidiyet hissi önem kazanıyor. Haz tamamen bunlarla birlikte oluyor. "Kadınların hazzı '3 cm(2)'yle sınırlı değil. Partner, koşullar, ortam uygun ve güvenli olacak. Altı yıl önce gelen hastalar hep vajinismustu. Şimdi yavaş yavaş orgazm bozukluğu, cinsel isteksizlik için bize geliniyor. Mesela gelen kadınlar çoğunlukla, 'Komşudan duydum, kadınlar da orgazm oluyormuş?' diye laflar ediyor" diyen Güvenç, kadınların bir yandan hazzı talep ettiğini ama hâlâ bunu bir yanıyla ayıp gördüğünü söylüyor. 

'Çok dar, kanamadan ölürüm!' 
Psikiyatriste başvuran erkek de eşiyle benzer bir ailede ama güçlü erkek olarak, komşulara pipisi gösterilerek büyütülmüş. Daha önce cinsel birleşme denemesi olmamıştı. Çiftin terapiyi rahat sürdürmesi için ev halkı memlekete gönderildi. Kızlık zarı ve yapısı hakkında bilgi verildi. İkisi de utandığından ortak dili oluşturmak oldukça zordu. "O oraya girmez, benimki dar, çok acır, kanamadan ölürüm", "Hadi girdi ya çıkmazsa?" diyordu kadın. Erkek ise "Ya yanlış bir yere girersem" diye kaygılanıyordu. Cinsellikle ilgili oldukça fazla olan yanlış inançları düzeltilmeye çalışıldı. Birbirlerine dokunup, kendi cinsel organlarını incelemeleri, birleşme denemesi olmaksızın sevişmeleri istendi. Üç hafta sonra üçüncü görüşmeye gülerek geldiler. Görüşmelerden sonra kadın "Onun oraya gireceğine" inanmış. 

Cinsellik 35'ten sonra keşfediliyor 
Güvenç, kadınların cinselliği yaşayışlarıyla ilgili bilgi verdi: 
"Kimi hazza bakıyor, kimi evliliğini sürdürmek için zorunluluktan yaşıyor. Kimisi bunu taciz gibi yaşıyor. Evli olup da her ilişkiyi travmatik algılayan çok sayıda kadın var. Cinsel mutluluktan söz etmek için bir zorunluluk olmaması gerekiyor. 
Erkek boşalma kontrolünü ileri yaşlarda öğreniyor. Genç yaşlarda genelde daha aceleci. Kadınlar için ilk başlarda utanma ve sıkılma vardır. Kendi bedeninin neyi istediğini bilmez. Pek çok kadın cinselliği 35'inden sonra keşfediyor. Erkeğin ise ilerleyen yaşla beraber bir cinsel ilişkinin ardından tekrar ereksiyona geçebilmesi için daha uzun süre gerekiyor. Niye yaşlı erkek 14 yaşında kız alır? Aslında o zaman eşittirler. 14 yaşında yeni öğrenmeye başlayan bir kadın vardır. Erkek ise bir saat arayla sevişemiyordur. 40 yaşındaki kadın 20 yaşındaki erkekle daha fazla haz alabiliyor. Cinsel sıklık açısından en azından. Kadının sonsuz bir orgazm olma kapasitesi var ve yaşla ilgili bir sınırlama yok. Sadece kadınların keşfetme sorunu var. 
Eskiden erkek kadını vajinismus nedeniyle getiriyordu. Şimdi ise 'Ben de haz almak istiyorum' diyebiliyor kadın. İlk görüşmede biraz utangaçlık oluyor ama sonra inanılmaz rahatlıyorlar. Çok az kadın "Eşim erken boşalıyor veya çok hızlı davranıyor" der. Genelde uyarılma bozukluğu ve isteksizlik yakınmaları var. Ancak isteksizliği dert edinmeyip kocası için isteyenler var. Kimisi "40 yıl olmasa aramam" şeklinde isteksizliğini anlatır. 

Orgazm sorunu

Hiçbir zaman cinselliğe ilgi duymadığını, ilk başta eşinin taleplerine karşı duyarlı olmaya çalıştığını anlatıyordu karşısına oturduğu psikiyatriste. Cinselliği evliliğin gereği olarak düşünüyor, istemese de eşini geri çevirmediğini, ancak hiç keyif almadığını anlatırken pek çok kadının ortak sorununu da dile getiriyordu: "Eşimle beraber olurken keyif alırmış gibi yapıyorum. Orgazmın ne olduğunu bilmiyorum, çünkü hiç yaşamadım." 
35 yaşında ve 10 yıllık evli olan K.'nın beş yaşında bir kızı vardı. Yıllarca cinsellikten zevk almadan yaşamıştı. Şimdi içini döküyordu. Kızının doğumundan sonra iki-üç ayda bir eşiyle cinsel yakınlaşmaları olmuştu. Yorgun olduğu, başının ağrıdığı, çocuğun duyabileceği bahanelerine eşi önceleri anlayış göstermiş, ancak sonrasında karısını suçlamaya başlamıştı. Evlilikle çatışmaları vardı. Son dönemlerde kocası ondan uzaklaşmıştı. K., eşinin evlilik dışı bir ilişkisi olduğundan şüpheleniyordu. 

Beş dakikalık ön sevişmeler 
Hiç cinsel fantezileri olmadığı, mastürbasyon yapmadığı, başka bir erkeğe de ilgi duymadığını belirtiyordu. Eşiyle ön sevişmeleri beş dakika sürüyor, birleşmeyle birlikte eşi boşalıyordu. Ön sevişme sırasında uyarılma ve ıslaklık olmuyordu. Birleşme çoğunlukla kendisini hazır hissetmeden erken bir dönemde gerçekleşiyordu. Son iki yılda medyada okuduklarından hareketle durumunu sorun olarak algılamış ve çözüm aramaya başlamıştı. 
Gittiği son psikiyatrist yedinci tıbbi yardım arayışıydı. Neler yaşamamıştı ki. İlk başvurduğu kadın doğum uzmanı "Kafana takma alışırsın" demişti. İkinci kadın doğum uzmanı çok kapsamlı tetkiklerde bulunmuş, "Hormonlarınız normal, ultrasonografi temiz, bir şeyiniz yok" diye müjdelemişti. Sonra okuduklarından hareketle bir psikiyatriste başvurmuş, onun önerisiyle antidepresan ilaç kullanmaya başlamıştı. Bu dönemde cinsel isteksizliği artmıştı. Doktorlardan sonuç alamayınca, bir psikologa gitmişti. Sekiz ay, haftada bir görüşmüşlerdi. 
Dört yaşındayken annesinin geçirdiği hastalık, kendinden önce doğup ölen kardeşi, parayla ilişkisi gibi konularda haftalarca konuşmuşlar, cinselliğe hiç gelememişlerdi. Dördüncü başvurusu ise medyatik bir nöropsikiyatristeydi. Doktor başka cinsel problemlerle uğraştığını, henüz bu bozukluğun tedavisini bulamadığını, araştırdığını söyleyince dehşete kapılmıştı. 

Ama K., ısrarcı bir kadındı. İnternetten bulduğu, kapsamlı bir sitesi olan bir başka kadın doğumcuya görünmeye karar verdi. Kadın doğumcu önce ücret tarifesini önüne koydu. Fiyatları fahiş, doktoru ise güvenilmez buldu. Hekimlerden umudunu kesince, etraftan duyduklarıyla, alkol ve uyarıcı hapları defalarca denedi. Kadın arkadaşının kendisine mastürbasyonu uygulamalı olarak öğretebileceği yolundaki teklifini dehşetle reddetti. 
İşte bu aşamalardan sonra nihayet doğru adresteydi. Cinsel işlev bozuklukları konusunda uzman olan psikiyatriste dert yanıyordu. Zamanı, enerjisi, sağlıkçılara güveni ve umudu kalmamıştı. Bunun evliliği için son şans olduğunu belirtiyordu. Psikiyatrist, öncelikle kadının ve eşinin ayrıntılı cinsel öyküsünü aldı. Eşi ilk kez görüşmeye davet edildiğini söyleyip memnuniyetini ifade etti. Karısının düşündüğünün aksine evlilik dışı ilişkisi yoktu. Ama son iki yıldır zaman zaman sertleşme güçlüğü yaşıyor, sevişmekten kaçınıyor, sertleşmeyi kaybetme korkusuyla cinsel ilişkiyi çabuk sonlandırıyordu. 


Baskıcı baba, ezik anne 
K., Anadolu'nun bir kasabasında, öğretmen baba ve ev hanımı annenin tek çocuğu olarak büyümüştü. Üniversite için Ankara'ya gidene kadar aynı kasabada yaşamıştı. Babayı otoriter ve öfkeli, anneyi babanın sözü dışına çıkmayan ezik biri olarak tanımlıyordu. Anneyle birlikte babanın öfkesini uyandırmamak için çaba harcadıklarını ifade ediyordu. Babanın "Etraf ne der?" diye kızının giyimi konusunda sık sık uyarılarda bulunduğu, annenin özellikle erkeklerden uzak durması konusunda söylevler verdiğini hatırlıyor. İlkokulda öğretmeni babasıydı. Okula birlikte gidip gelmişlerdi. O döneme ait "Önüne bak" sözünün sık tekrarlandığını, hâlâ dışarıda yürürken sadece önüne baktığını ve kambur yürüdüğünü ifade ediyordu. 

'Kızlık değil, kadınlık zor' 
Âdetle ilgili bilgilendirilmemişti. İlk âdet kanamasını ağlayarak annesine bildirdiğinde, 'gelenek olduğu üzere' bir tokat yemiş, annesi ve halası 'kızlığın değil, kadın olmanın zor ve çilekeş olduğuna' dair söylevler vermişti. 
Terapiye başlayan çiftle öncelikle evlilikten ve birbirlerinden beklentileri konuşuldu. Ayrıntılı olarak cinsel anatomi ve fizyoloji anlatıldı. Başlangıçta çiftten yoğun fiziksel teması da içeren duygusal ve romantik yakınlıklar kurmaları, sonrasında fiziksel yakınlıklarına küçük dozda erotik dokunuşlar eklemeleri istendi. 
Aralarında cinselliği konuşmaları yüreklendirildi. Cinsel birleşme ertelendi. Karşılıklı tüm bedeni uyarma ödevleri verildi, sonradan uyarı cinsel organlara da yöneltildi. Pornografik materyal kullanımı, cinsel içerikli konuşmalar önerildi. Kademeli olarak birleşmeye geçildi. Aynı zamanda kadına ve erkeğe gevşeme ve hayal kurmayla birlikte mastürbasyon yapmaları önerildi. Üç ay sonunda kadın cinsel isteğinin arttığını ve mastürbasyonla ilk kez orgazm olduğunu belirtti, erkek sertleşme güçlüğü yaşamıyordu. 

Kuralcıysan orgazm çok zor 
Bakırköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Cinsel İşlev Bozuklukları Birimi'nden Uzm. Dr. Ceyda Güvenç, kadınlardaki cinsel işlev bozukluklarının çoğunlukla psikolojik kökenli olduğunu söylüyor. 
Kadınlar bunu nasıl tarif ediyor? 
Yaşayanlar, "Çok heyecan duydum, boşaldım" diye tarif eder. Kimi kasılmalardan bahsediyor, kimi zevkin doruğuna vardığını söylüyor. Orgazm birkaç saniyeliğine bir şey de olsa kendini bırakma durumu. Çok kontrollü, çok kuralcı kadınların orgazma ulaşması zor. Her kadın her ilişkide orgazm yaşamayabilir. Bu patoloji değil. Kadınların uyarılma eşiği biraz farklı, kimi zaman dışarıdan bir ses gelir ve biter. Her ilişkide orgazm beklentisi gerçekçi değil. Orgazmdan çok tatmin edici ilişki önemli. 

Orgazm bozukluğunun nedeni ne? 
Hazza açık olmama, çocukluk çağından itibaren yasaklar, günahlar, elletmemelerle ilgili. Kadın cinsel işlev bozukluklarının ortak nedenleri bunlar. Kendini koyuverme zorluğu olan insanlar vardır. Sevişmede de "Şunu şöyle yap, böyle yap" diyen, erkeğe karşı güveni olmayanlarda görülüyor. Antidepresan ilaçlar orgazmı güçleştiriyor. Genellikle psikolojik kökenlidir kadın cinsel işlev bozuklukları. 
Partner faktörü nasıl etkiliyor? 
Karşısındakini önemsemeyen, katı davranan, umursamayan, cinselliğe duygusal yatırımı olmayan, erken boşalma sorunu bulunan erkekler kadını da etkiliyor. Erkeklerin bir kısmı "Ben keyif veremedim" diye düşünüp önemseyebiliyor. Ama çoğu pek önemsemiyor. Küçüklük dönem yaşantıları ve babayla, anneyle ilişki bozukluğu da buna neden olabiliyor. 
Fantezi kurmak orgazmı sağlar mı? 
O kadar az fantezi kuruyor ki kadınlar. Bu da kendine izin vermekle ilgili. Fantezi, isteği ve uyarıyı artırıyor. Kadınların ve erkeklerin fantezileri çok farklı. Kadınların fantezisi detaylı, erkeklerin ise kısa ve net. 

Cinsel istek bozukluğu

Kadınlarda en çok görülen cinsel fonksiyon sorunu isteksizlik. Her üç kadından biri bu dertten mustarip. İsteksiz olan kadınlar hiç bir zaman cinsel ilişkiyi başlatmıyor, cinsellik içeren hiçbir şeye ilgi duymuyor, erotik filme dahi bakamıyor. Bakırköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Cinsel İşlev Bozuklukları Birimi'nden Uzm. Dr. Ceyda Güvenç, "Takıntılar cinsel isteksizlik nedeni" diyor. 
Cinsel isteksizliği nasıl tanımlıyorsunuz? 
İki haftada birden daha az cinsel ilişki ve cinselliğe ilgi duymamaktır. Cinsel isteksizlikte daha çok partner uyuşmazlığı var. Eğer partner de ayda bir sevişiyorsa bu sorun oluşturmayabiliyor. Ancak çiftlerden biri her gün talep ediyor diğeri ayda bir istiyorsa bu sorundur. En önemli sorun eş reddidir. Diyelim ki eşi ya da partneri tarafından aldatılıyordur veya kadın eşini çekici bulmuyordur. O zaman buna cinsel isteksizlik demiyoruz. Cinsel fanteziler, mastürbasyon varsa bu cinselliği istememe değil partneri istememektir. Bu durumda tedavi yapmak etik değil. 

Mitler isteksizlik yapıyor 
Doğum sonrası, emzirme, antidepresan, ilaç kullanımı nedeniyle oluşan isteksizliği klasik tanımın dışında bırakıyoruz. Çünkü bu durumlarda cinselliği arzulamamak normaldir. Eşcinselliliğin 10 kişiden birinde olduğu düşünülüyor ve çoğu evleniyor. Bu durumda kadın isteksiz ancak lezbiyen olduğundan. Fantezilerinde hep bir kadın var ve erkekle olmaktan zevk almıyor. 
Görüşmelerde bu tür şeyler ortaya çıkıyor mu? 
Evet... Kadınlardan çok azı 'Ben lezbiyenim, kadına ilgi duyarım' lafını eder. Genelde biz durumu algılarız. Kimi bunun farkında dahi olmayabiliyor. 
İsteksizliğin belirtileri nelerdir? 
Cinsel isteksizliği olan kadınlar hiçbir zaman ilişkiyi kendileri başlatmaz, bunu erkekten beklerler. Cinsellik çağrıştıran, içeren bütün eylemlerden uzak dururlar. Örneğin erotik filme de kafalarını çevirirler. 
Partnerden kaynaklı olup cinsel isteksizlik yapan şeyler nelerdir? 
Kaba davranışlar, anlaşmazlıklar, evlilik içi çatışmalar varsa bunlar geçici de olsa isteksizlik yapıyor. Kadınlar kimi zaman eşlerini cezalandırmak için kendilerini çekerler. Aslında cinsel istekleri vardır. Sevişme çoğunlukla erkeğin zaferi olarak algılanır. Kadın buna karşı ona istediğini vermez. Burada kadına öğretmeye çalıştığımız, "Bu senin hazın. Karşındakiyle ilgisi yok" düşüncesidir. 
Hangi kadınlarda cinsel isteksizlik daha çok görülüyor? 
Depresyonu olanları burada kategori dışı bırakıyoruz. Ailedeki yasaklar, kendisinin istememesi (cinsellik kötüdür, kötü kızlar cinselliği ister vb.) cinsel isteksizlik nedenidir. Kuralcı kadınlarda çok görülüyor. İstese de belirtmemek zorunda. Kadın kendini ketleye ketleye bir süre sonra zaten istek kalmıyor. Hiç cinsellikten keyif almamışsa da istemiyor. Bir şeyi bilmiyorsa nasıl istesin ki... Sorun, travmatik cinsel yaşamları olanlarda da görülüyor. Takıntılı olmak da cinsel isteksizlik nedeni. Her sevişmeden sonra yatak yorgan yıkayanlar vardır. Çünkü cinselliğin kirlettiği düşünülür. Cinselliğin şiddet içeren bir eylem olarak algılanmasına başlamışsa, ilk gece korkusu yoğun, bir de kabalık varsa cinselliğin iyi bir şey olmadığı düşünebilir. Baskıcı baba figürü, annenin duruşu çok önemli. 
Ezik, cinselliğini ön plana çıkarmayan kadınların kız çocuklarında görülebilir. 
Kadın cinsel isteksizliği psikolojik destek almadan yenebilir mi? 
Bazıları bir şekilde aşıyor. Biraz açık olmak, okumak dahi yetiyor. Aslında aşmak kadının biraz da buna izin vermesiyle ilgili. Destek alarak tabii ki daha kolay aşılıyor sorun. Bu bir hastalık değil ki, sadece zorluk... 
Cinsel isteksizliğin tedavisi ne kadar sürüyor? 
Vajinismus tedavisinde net olarak süre verebiliyoruz ama istek bozukluğunun nedenine göre değişiyor bu süre. Ortalama iki-üç ay, ama kimi vakalarda bir yıla uzayabiliyor. Kadının motivasyonu olursa tedavi de kısa sürüyor. Kadın kendisi için isterse, eşi ona eşlik ederse tedavi kısa oluyor. 
Erkekler niye terapiye gelmiyor? 
İkisinin birlikte gelmesi için ortak sorunları olduğunu kabul etmeleri gerekiyor. Ama kimi erkekler 'Bu, kadının sorunu' diyor. Bir sorunu kabul etmek erkeğin erkiyle ilgili. Erkek yeterince bundan dolayı mağdur olduğunu düşünüp artık kılını kıpırdatmak istemeyebiliyor. Kadın terapiye tek başına geldiğinde sonuç almak da daha zor. 

Erkeği depresyona sokuyor 
İsteksiz kadını partneri ilişkiye zorlarsa sonuç ne olur? 
Erkekler aslında kadının keyif almasını istiyor cinsellikten. Kadın keyif almadığında, isteksiz olduğunda erkek istenmediğini düşünüyor. Bazen erkek depresyonla geliyor. Çünkü karısı onu istemiyordur. Zorladığında da sorun çözülmüyor. Bu, sadece kadının rol yapmasına yol açıyor. Erkek daha uzun süre uyarır, sabrederse aşılması mümkün olabilir. Cinsel isteksizliğin olduğu, buna karşın zorlanmanın olduğu ilişkilerde çatışmalar oluyor. Bu durumda erkek de mağdur oluyor. Çünkü her seferinde kadının başı ağrıyor, istemiyor. Bir kısmı ortaokulda verilmesi gereken eğitimi alıyor bizden. 
Kötü cinsellik normal hayatı nasıl etkiliyor? 
Kadının cinselliğe dair öfkesi varsa bu başka noktalarda tartışmalara gidebiliyor. Psikiyatrik rahatsızlıklar, depresyon, anksiyete bozukluğu gelişiyor. Anksiyete bozukluğu olan kişi işyerinde de bağırabiliyor. Bize, 'Son çaremiz sizsiniz' diye gelirler. Çünkü artık evlilik de tehlikeye girmiştir. 

Ön sevişme kısaysa zevk almak hayal 
Uyarılma bozukluğu nedir? 
Aslında cinsellik beyinde başlar. Cinsel istek, cinsel eylemlere erişmeyle ilgili bir arzu. Sonrasında fizyolojide uyarılma gelir. Cinsel uyarı (dokunma vb.) arttıkça cinsel organlarda kan akımı artar. Uyarılma bozukluğu, cinselliğe dair eylemlerde uyarılmaya izin vermeme, uyarının devamının gelmemesidir. Bir nevi canlanma, coşma olmamasıdır. Uyarılmanın kadınlardaki karşılığı cinsel organda ıslanma erkeklerde ise sertleşme olmasıdır. İstek olmadan uyarı da olmuyor. Uyarılma bozukluğunda neden genelde doğru uyarının olmamasıdır. Ya ön sevişme çok kısa tutuluyordur, ya erkeğin erken boşalma sorunu vardır veya vücutta her yer yasaklıdır. 
Bize uyarılma bozukluğu nedeniyle gelenler aslında klasik uyarılma bozukluğu değil. Uyarıya izin vermeme, eşin bunu ele almaması, erken boaşalma vb. sorunları vardır çiftlerin. 

Uyarılma bozukluğu yaygın mı? 
Evet yaygın. 'İsteğim yok' diye gelen hastaların bir kısmına uyarılma bozukluğu tanısı koyuyoruz. 'Keyif almıyorum' şeklinde şikâyeti olanların çoğunda uyarılma sorunu olduğunu görüyoruz. Doğru uyarı olmaması dışında kadının ketlenmesi, kendini kapatması da nedendir. Bazen koşullar da etkilidir. Odada çocuk varsa yapamazsınız, kapıcı odasıysa cinselliği yaşamak zordur. 
Uyarılma bozukluğu nasıl tedavi ediliyor? 
Terapi uyguluyoruz. Tedavide çoğunlukla ödevler veriyoruz. Çoğu kişi uyarılma mekanizmasını bilmiyor. Zaten onu bildiğinde sorunu büyük ölçüde çözüyor. Kadın cinsel organının ıslanması dediğimiz şeyi çoğu kadın 'boşalma' diye biliyor. Halbuki kadın hayatında hiç orgazm yaşamamış ve bunu 'hiç sulanmadım' diye anlatır. Bize gelenlere öncelikle mekanizmayı anlattıktan sonra dokunmayı, neyin nasıl olduğunu öğretiyoruz ve ödev veriyoruz. Güzel sevişmeyi anlatıyoruz. Yatakta yakınlaşmayı bırakın dışarda çay içmeyi bilmiyorlar. Beş çocuklu bir evde harala gürele yaşanıyor cinsellik. İstek bozukluğunda çiftlerin birbirine zaman ayırmasını istiyoruz. Televizyon izleyeceklerse bunu yan yana oturarak yapmalarını söylüyoruz. 
Kadınlar her öpüşme, her dokunmanın illaki cinsel birleşmeyle sonuçlanacağını düşünüyorlar. Penis ellemeyen, kendi cinsel bölgesine dokundurtmayan o kadar çok kadın var ki. İstek ve uyarılma sorunuyla gelen bazı kadınlarda cinsel tiksinti bozukluğu olduğunu görüyoruz. 

Güzel sevişme kuralları

Cinsellik deyince özellikle Türkiye'de, akla sevişmekten çok birleşme geliyor. Oysa cinselliğin son aşaması olan birleşme ve orgazma gelmeden yapılacak çok şey var. Sevişmenin kısa tutularak bir an önce son aşamaya geçilmek istenmesi de beraberinde sorunlar getiriyor. 
Herhangi bir cinsel fonksiyon bozukluğu nedeniyle doktora başvuran pek çok çifte öncelikle 'güzel sevişme' öğretiliyor. En az 30 dakika ön sevişme şartı konulan çiftler, bu sayede hem kendilerini ve partnerlerini keşfediyor, hem de var olan cinsel fonksiyon bozukluklarını gideriyor. 

Cinselliği ağır çekime alın 
Bulunduğunuz ortam, giydiğiniz giysiler, kullandığınız parfüm, üzerine yattığınız yatak bile sevişmenin kalitesini etkiliyor. Cinsel sorunları nedeniyle uzmana başvuran ve yatağı değiştirilen çok sayıda çift var. Kişinin temizliği, kullandığı parfüm bile güzel sevişmede etkili. Bakırköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Cinsel İşlev Bozuklukları Birimi'nden Uzm. Dr. Ceyda Güvenç, güzel sevişmekten ne anlaşılması gerektiğini şöyle açıklıyor: 
"Aslında karşındakinin ve kendi bedeninin neresinden, nasıl keyif almayı bilmekle ilgili güzel sevişmek. Kendisi keyif almayı bilmeyen biri karşısındakine de keyif veremez. Güzel sevişmeyi bilmek için erojen bölgeleri keşfetmek gerekiyor. Güzel sevişmenin diğer bir tanımı da cinselliği ağır çekime almaktır. Dokunmak, cinsel masaj tarzı şeyler, hazza açık olmak, bunları hissedebilmekle ilgili. Cinsel birleşmeyi ötelediğinizde bedensel olarak nelerden haz alındığının keşfedilmesini sağlıyorsunuz. Çiftlere dokunma, okşama ödevleri veriyoruz. Penisin, klitorisin, göğüslerin yapısını anlatıyoruz. Vajinismuslular güzel sevişirler ama istek, uyarılma ve orgazm bozukluğu olanlar için bu söz konusu değil. Kadınların uyarıyı alması periferden merkeze doğrudur. Örneğin kadın için yüzden, boyundan, yani yukarıdan başlayıp genital bölgeye giderek bir uyarı sağlamak gerekiyor. Erkek için ise tam tersi söz konusu. Uyarıyı alması için cinsel bölgeye odaklanmak gerekiyor. Erkeğin saatlerce başını okşamanız bu denli bir etki yaratmayabiliyor." 


Kalabalık evde nasıl sevişilir ki! 
Sevişmenin kalitesi için çevresel faktörlerin yanı sıra kişiye de bağlı olan durumlar var. Güzel sevişmede süre kesinlikle kısa tutulmamalı. Çünkü kısa tutulan bir ön sevişme cinselliği olumsuz etkiliyor. Genelde çiftlere baktığınızda, ister sorun erkekten, ister kadından kaynaklansın ön sevişme çok kısadır. Cinsellikte başlangıç iyi olmalı ki devamı ve sonucu da iyi olabilsin. Ceyda Güvenç, bulunulan ortamın cinselliğe yansımasını ise şu sözlerle anlatıyor: 
"Yan odada kayınvalide yatıyorsa ve kapı ikide bir açılıyorsa burada tabii ki güzel bir sevişmeden söz edilemez. Daha çok aceleye getirilmiş bir ilişki söz konusudur. Bulunulan ortamdaki ışık bile etkili. Hatta 
ışığın olup olmaması bile sorun olabilir. Çünkü kadınlar karanlıkta sevişmeyi tercih ediyor. Birdenbire aydınlıkta sevişmelerini de bekleyemezsiniz. Önce karanlığa yakın loş ışık, daha sonra yavaş yavaş tam ışıklı ortamda ödevler veriyoruz. Uygun bir müzik de güzel sevişme için gerekli. 'Kadınlar kulaklarıyla erkekler gözleriyle sevişir' derler. Kadın için işitsellik önemli; güzel sözler vb. Porno dergiler kadınları uyarmaz ama erotik öykü dinlemek uyarıcıdır. 

Soğukta romantizm olmaz 
Çiftlere ödev verdiğinizde odanın ısısına kadar her şeyi düşünmelisiniz. Örneğin çiftin oturduğu ev sobalı mı? Yorganın altında yapılmıyor bu ödevler. Örneğin terapi gören bazı çiftler bize gelir ve ödevlerini yapamadıklarını söyler. Nedeni evin sobalı olması ve ortamın soğuk 
oluşudur. Kimi kışın geçmesini bekler. Çünkü tedirginlikle sevişilmez. Bazı çiftlere birlikte duş almalarını da önerebiliyoruz. Güzel sevişmeyi olumsuz etkileyen bir faktör de temizliktir. Genelde buna erkek dikkat etmez ve kadınlar için bu büyük bir sorundur. Erkek temizliğe önem vermeli." 


Yatakta da demokrasi gerek 
Herhangi bir cinsel fonksiyon bozukluğu olan çifte, terapiye başlamadan önce terapist tarafından pek çok soru soruluyor. Bunlardan biri de ön sevişme süresiyle ilgili. Sorgulandığında genelde bu sürenin çok kısa olduğu görülüyor. Üstelik süreyi kısaltan her zaman da erkek değil. Özellikle cinsel isteği olmayan kadınlar ilişkinin bir-an önce bitmesi için ön sevişmeyi kısaltır. İdeal bir ön sevişmenin 30 dakikadan az olmaması gerekir. 
Uzun ön sevişme sayesinde hem kadın hem de erkek, partnerinin bedenini tanıyor. Bu sürede çiftler nelerden zevk aldıklarını da keşfediyor. Ön sevişme sırasında çiftlerden biri hoşlanmadığı şeyleri açıkça söyleyebilmeli. 

Herkes güzel seviştiğini sanıyor! 
Kadın ve erkeğin uyarılma süreleri genelde farklı. Kadınlar erkeğe oranla daha geç uyarılırlar ve uyarılma yöntemleri de farklıdır. Erkekler eğer bir cinsel fonksiyon bozuklukları yoksa görsel, tensel, işitsel uyaranlarla çok rahat uyarılabilirler. Ancak kadına uyarılmak için süre gerekir. Eğer partner iyi değerlendirirse 30 dakikalık ön sevişme kadın için yeterli olabiliyor. Ön sevişmenin süresinin uzatılması ve içeriğinin değiştirilmesiyle pek çok cinsel işlev bozukluğu halledilebiliyor. Genelde sevişme denince çiftler en son noktaya, birleşmeye ve orgazma odaklanıyor. Ama aslında birleşme değil, öncesindeki evrelere bakılmalı. Sorulduğunda herkes kendine göre güzel sevişiyor. Ama güzel sevişmenin gerekleri sıralandığında pek çok çiftin bunu bilmediği ortaya çıkıyor. 

Parfümünüz etkileyici mi? 
Sevişmenin normal ışık, loş veya karanlıkta mı olacağına çiftler beraber karar vermeli. Eğer partnerlerden biri karanlıkta sevişmek istiyorsa bunun nedeni konuşarak açıklığa kavuşturulmalı. Çünkü karanlıkta sevişmeyi istemek de cinsel mitlerle ilgili. Sevişmenin olduğu yer, yani yatak da önemlidir. Çiftlere nasıl bir yatakta seviştikleri sorulduğunda genelde buna şaşırırlar. Oysa ki bu sanıldığından çok daha fazla önemlidir. Yatağın konforunun yanı sıra ses çıkarıp çıkarmadığı, temizliği de etkili. Yatak sevişmeyi olumsuz etkiliyorsa (çukur olması, ses çıkarması, fazla yumuşak olması vs.) değiştirilmesi gerekir. Eğer çiftin bulunduğu ev kalabalıksa sevişme rahat yaşanamayabilir. Güzel bir sevişme için çiftin rahatsız olmayacağı bir ortam yaratılmalı. Giyilen giysilerin rahatlığı kadar bunların partner için de etkileyici olup olmaması önemli. Çiftlerin tercih ettiği parfümler de sevişmeyi etkiliyor. Partnerin hoşuna gitmeyen bir parfüm sevişmeye de yansıyabilir. 


Afrodizyaklar gerçek mi?

Mesir macunu, havyar, şampanya, ceviz, fındık ve daha uzayıp giden pek çok besin... Ortak özellikleri afrodizyak etkilerinin olduğuna inanılması. Peki gerçekten yiyeceklerin cinsel isteği, gücü artırmada bir etkisi var mı? Medistanbul Kliniği'nden Üroloji Uzmanı Op. Dr. Haluk Kulaksızoğlu'na göre etkisi kanıtlanmış besinler var ama her söylenene inanmamak gerekiyor. 

Afrodizyak nedir? 
Cinsel istek ve gücü artıran maddelerdir. Afrodizyak kelimesi Yunan mitolojisindeki cinsellik ve güzellik tanrıçası Afrodit'ten geliyor. Cinsel gücü artırdığı düşünülen istiridye, gergedan boynuzu veya kaplan penisi gibi maddelerin bilimsel açıklaması yoktur. 
Cinsel gücü artıran besinler var mı? 
Bazı beslenme unsurlarının özellikle düzenli kullanımına dikkat edildiğinde kişinin cinsel performansını artırması ve cinsel isteği de kamçılaması mümkün. Cinsel istek vücuttaki bazı biyokimyasal etkileşimler sonucunda ortaya çıkar ve son derece karmaşık bir mekanizmadır. Sadece cinsellik için değil, damar, kalp ve sinir sistemleri için de faydalı olan diyet ve yaşam tarzları performans kaybını önlüyor, hatta iyileştiriyor. 
Kadın-erkek ayrımı var mı? 
Cins ayrımı yok. İlginç bir şekilde kadında da, erkekte de cinsel dürtüleri uyaran, testosteron, yani erkeklik hormonu olarak bildiğimiz maddedir. Bu nedenle gerçek anlamda bir maddenin afrodizyak olabilmesi için kadında ve erkekte aynı mekanizma üzerinden etki göstermesi gerekir. 
Vitaminler performansı etkiler mi? 
E vitamininin antioksidan özelliği penis içerisindeki dokuların özelliklerini ve damar sistemini koruduğu için faydalı olabiliyor. Aynı zamanda erkeğin testis fonksiyonlarında da iyileşmelere yol açabiliyor. B vitamini, özellikle diyabetik olan bireylerde diyabetik şikâyetler ortaya çıkmadan önce kullanılması gereken bir vitamin. Sinirlerin şeker hastalığından en az zarar görmesini ve kendini yenileme kapasitelerini iyileştiriyor. Selenyum da sperm hareketlerini ve kalitesini artırmak için öneriliyor. Çinko da hem ereksiyon hem de sperm üretimindeki basamaklarda görev alan bir mineral. 
Alkol performans artırır mı? 
İnsanlar, alkol aldıklarında rahatladıklarını, cinselliğe daha iyi yaklaştıklarını düşünürler. Bu doğrudur, ancak alkolün enerjisi çok yüksektir. Vücutta gereğinden fazla enerji olduğu zaman bu yağa çevrilir. Dolayısıyla yağlanma ve damar tıkanıklığı hızlanıyor. Alkol, içeriği nedeniyle damarlarda genişleme yapıyor. Vücuttaki uç damarlar (eller, ayaklar, yüz gibi) genişlediği için ereksiyon sırasında penise giden kan miktarında azalma olur. Alkol de belli dozlarda alınmalı. Fazla yağ damarları tıkadığı için sorun. Az yağ ise hormon dengesini bozuyor. Kansızlık özellikle kadınlarda hormonal dengeyi bozuyor ve cinsel uyarı için, genital bölgeye kan gidişini azaltıyor. 

Bisiklet kullanan dikkatli olsun 
Cinsellikte egzersizin rolü nedir? 
Spor kendine güveni sağlıyor ama aşırıya kaçıldığında ciddi sorunlar oluyor. Diyelim ki günde 5 km koşuyorsunuz. Vücudunuz bunu algılıyor ve özellikle bacaklarınıza, ciğerlerinize giden damarlarınızı genişletiyor. Bu sefer hem erkek hem kadında genital bölgeye giden kan azalıyor. Bu da cinsel anlamda sorun. Doğa bisikleti kullananların koruyucu ekipmanları olmalı. Erkeklerde penise giden damarların çoğu sele bölgesindedir. Bisiklete binmeyle bu damarlarda hasar oluşur. Cinsellikte en ideal sporlar yüzme ve tempolu yürüyüştür. Hafif ağırlık kaldırma egzersizleri de iyi. Düzenli egzersizle kalp konusunda sorun yaşamayanlar da ileri yaşlara kadar cinsel performanslarını sürdürebilirler. 

İşte performans artırıcılar! 
Çikolata: İçerdiği seratonin ve daha da önemlisi fenetilamin maddeleri nedeniyle hafif cinsel istek arttırıcı etkiye sahiptir. Afrodizyak özelliklerinin açıklanabilir bilimsel yönleri olsa da, yenilirken yaşanan haz, etkinin daha fazla olmasını sağlar. 
İstiridye: Birçok edebi eserde afrodizyak olarak bahsedilen istiridye üzerine İtalyan ve Amerikalı bilim adamları çeşitli araştırmalar yapmış. Bu araştırmalara göre; içerdiği bazı aminoasitlerin cinselliği sağlayan hormonları tetiklediği görülmüşse de, bu etkinin oluşması için gerekli miktar ve zaman kısa süreli kullanımda böyle bir etkinin görülmesini mümkün kılmamaktadır. 
Ginseng: Geleneksel Çin ve Güney Amerika tıbbında cinsel gücü artırmak üzere kullanılan bir köktür. Bir araştırma ginsengin cinsel isteği ve birleşme kapasitesini artırdığını ortaya koymuştur. Bu etkilerini sinir sistemi ve yumurtalıklar üzerinden gösterirken penis bölgesine gelen kan damarlarını da etkileyerek erkeklerdeki ereksiyon kalitesini de artırabilmektedir. 
Havyar: Yüzyıllardır afrodizyak olarak kullanılmaktadır. İçerdiği çinko miktarı nedeniyle erkeklik hormonlarının yapımını artırıyor. Çinkonun aynı zamanda sperm kalitesini de artırdığı belirlenmiştir. 
Şampanya: Özel bir afrodizyak etkisi yoktur. Düşük dozdaki alkol kişilerin üzerlerindeki baskıyı atmalarını ve daha rahat hissetmelerini sağlar. Fazla kullanıldığında ise cinsel performansta bozulmalar görülebilir. 

Cinsellik nasıl keyifsizleşir?

Ortalama çiftlerin birçoğunda cinsel ilişki sonrası sevgi, şefkat gösterme, duygusal yakınlık olmuyor. Genelde erkek sırtını dönüp uyuyor. Bu bir süre sonra cinsel işlev bozukluklarına yol açıyor. Cinselliği ve yaşanan ilişkiyi keyifsizleştiren faktörler sadece bununla sınırlı değil. İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Doğan Şahin, "Görev kabilinden yürütülen cinsel yaşam, baş ağrıları, yorgunluk gibi isteksizlik belirtilerine yol açar. Belli bir süre sonra da cinsel ilişki sıklığı azalır ve yataklar ayrılır" diyerek pek çok çiftin yaşadığı durumu özetliyor. 
Ülkemizde cinsel mutluluğu engelleyen sosyo-kültürel etkenler neler? 

Ülkemizde insanlar yetiştirilirken, kadın ve erkek cinsel rolleri katı bir şekilde ayrılmakta, ayrışan cinsel roller eşler arasında dengeli ve paylaşıma dayalı bir ilişkiyi engellemektedir. Bizim kültürümüze erkek evde iş yapmamayı ve eşinin kendisine hizmet etmesini beklemeyi öğrenir. Eşler evde birlikte geçirdikleri zamanda çoğunlukla ayrı işlerle meşgul olmakta, aralarındaki iletişim ve paylaşım yetersiz kalmaktadır. Birçok erkek akşam eve geldiğinde doğruca televizyonun başına geçip, karısının sofrayı hazırlamasını beklemektedir. Yemekten sonra da doğru salona dinlenmeye gitmekte, eşinin bulaşıkları yıkayıp, ortalığı toplamasına yardım etmemektedir. Daha sonra en çok yapılan ortak faaliyet gene iletişim ve paylaşımı engelleyen, birlikte TV seyretme olmaktadır. Gün boyu ayrı duran ve iletişimleri zayıf olan çift böylelikle ortak zamanlarını da değerlendirememekte, uykuları gelince de gidip yatmaktadırlar. 

Erkek eşine cinselliği yakıştırmıyor 
Birçok kadın cinselliği eşlerinden öğreniyor. Çocuklukları, gençlikleri boyunca cinsellikten uzak durmaları için cinselliğin ayıplandığı, kınandığı, hatta acı verici, zahmetli bir şey olarak öğretildiği bir ortamda yetişen ve cinsel hazzı tanımadan evlenen kadınlar, hem cinsellikten ürküyor hem de yanlış inanışlar dışında hiçbir şey bilmeyerek cinsel yaşamlarına başlıyor. 
Erkekler de cinsel deneyimleri olsa bile cinselliği benzer bir şekilde algılarlar ve çok sayıda yanlış inanca sahiptirler. Erkekler de eşlerine cinselliği, cinselliğe meraklı olmayı pek yakıştıramazlar, başka birini kirletmek, aşağılamak, sahip olmak, becermek gibi algıladıkları cinselliği eşleriyle yaşamak konusunda zorluklar yaşarlar. Birçok çift kısıtlı, fazla çeşitliliğe sahip olamayan ve kendi arzularını keşfetme çabasından uzak, rutin, kısa ve doyum vermeyen bir cinsel ilişki tarzını kısa sürede benimser. Cinsel iletişimleri zayıf olduğu için ve ayrıca cinsel arzuları ve tercihleri konusunda kendilerine bile rahat ve açık olamadıklarından nelerden hoşlanıp nelerden hoşlanmadıklarını, nasıl daha çok haz alabileceklerini konuşup paylaşmazlar. 
Birleşme öncesi sevişme süresi, ortalama bir kadın için çoğunlukla kısadır. Birçok durumda kadın yeterince uyarılmadan ve kendisini hazır hissetmeden kendisini cinsel birleşmenin içinde bulur. Birleşme süresi de genellikle kısa olduğundan kadın orgazm olmadan ilişki biter. 
Yine ortalama çiftlerin birçoğunda sevişme sonrası sevgi ve şefkat gösterme, duygusal yakınlık yaşama gibi bir durum söz konusu olmaz ve erkek sırtını dönüp uyur. Bu şekilde tekrarlanan cinsel deneyimler bir süre sonra cinsel istek, uyarılma ve orgazm bozukluklarının gelişmesine neden olur. Birkaç yıllık deneyimden sonra, kadınlar çocukluklarında kendilerine öğretilen şeyin doğru olduğuna inanmaya başlarlar. Gerçekten yaşadıkları cinsellik sadece erkeğe hizmet etme amacını gütmektedir ve kadın bundan fazla bir zevk almamaktadır. Görev kabilinden yürütülen cinsel yaşam, baş ağrıları, yorgunluk gibi isteksizlik belirtilerine yol açar. Belli bir süre sonra da cinsel ilişki sıklığı azalır ve nihayet yataklarını ayırmayı başaran kadın, huzura ve özgürlüğe kavuşur. Kendi kızlarına aynı şeyi öğretir: Cinsellikten keyif alınmaz... 
Peki ya erkekler? 
Eşleriyle kendi neden oldukları doyumsuz cinsel yaşamları iyice kısıtlanan erkekler ise ya bu duruma razı olur ve cinsellikten uzaklaşarak kendilerini başka işlere verirler ya da başka kadınlara, paralı ilişkilere yönelirler. Onlar da böylelikle aynı şeyi doğrulamış olurlar. Seks hayvani bir şeydir ve ancak saygı duyulmayacak hafif kadınlarla yaşanır. Eşleri ise tıpkı anneleri gibi saygın ve cinsellikten uzak kutsal varlıklardır. Onlar da oğullarına aynı şeyi öğretir, hatta bunun ilk adımı olarak oğullarına paralı bir ilişki ya da bir 'manita' ayarlamak için arkadaşlarını veya abileri devreye sokarlar. 

Neler cinsel yaşamı keyifsizleştiriyor? 

Cinsel isteğinizin olup olmadığına aldırış etmeden cinsel ilişkiye girin. 
Gergin, güvensiz ortamları tercih edin. Birbirinize kırgınlıklarınız varsa bunları konuşmak ve çözmek yerine cinsel ilişkiye girin. 
Hamilelik istenmediği halde, güvenli bir koruma yöntemi seçmeyin, cinsel ilişki sırasında hamilelik kaygısıyla gerginliğinizi artırın. 
Cinsel birleşme öncesi, sevginizi göstermek, beğendiğinizi ve arzu duyduğunuzu ifade etmek ayrıca birbirinizi birleşmeye hazırlamak gibi işlevleri olan ön sevişmeye fazla vakit ayırmayın. Apar topar cinsel birleşmeye geçin. 
Karşı tarafı rahatsız edebilecek ağız kokusu, akıntı gibi sorunlarınız varsa bunları tedavi ettirmeyin, sevişme öncesi hijyen ve temizliğinize özen göstermeyin. 
Erken boşalma ya da uyarılma zorluğunuz varsa bunları tedavi ettirmek yerine bu sorunlarınızla cinsel yaşamınızı sürdürmeye çalışın. 
Eşinizin sevişirken sizi rahatsız eden tutumları varsa değiştirmesin diye bunları söylemeyin, katlanmaya çalışın. 
Cinsel isteklerinizi, arzularınızı, eşinizin size yapmasını istediğiniz şeyler varsa bunları da söylemeyin, hevesiniz körelsin. 
Farklı cinsel aktiviteler denemeyin, olur da bunlardan çok keyif alabilirsiniz. Bunun yerine baştan aşağı sırası değişmeyen, hep aynı şeyleri yapın ve rutin bir sevişme usulü geliştirin. 
Genel iletişiminiz ve cinsel iletişiminiz kısıtlı olsun, birbirinize arzularınızı söylemediğiniz gibi, cinsel isteğinizi de belirtmeyin. 
Fiziksel temasınızı mümkün olduğunca azaltın. Cinsel birleşme dışında birbirinize sevginizi, arzunuzu belli edecek temaslardan kaçının. 
Sevişmeye hazırlık olmadan aniden geçin. Eşinizi duygusal ve erotik olarak hazırlamayın. 
Cinsel fantezilerinizi eşinizle paylaşmayın, bunlar arkadaş toplantılarında konuşulabilecek şeylerdir, eşler arasında konuşulması ayıptır. 
Birbirinizi erotik olarak uyarabilecek, mesajlaşma, telefon, erotik hediyeler gibi şeylerden uzak durun, bunlar ancak ahlaksız insanların yapabileceği şeylerdir. 


Mutlu ilişkisi olan çiftlerin ortak özellikleri 
Sevgilerini sözlü, cinsel ya da maddi olarak sıcak bir şekilde ifade edebilirler. 
Bağlılıktan ötürü rahatsızlık hissetmezler. 
Terk edilme düşünceleriyle meşgul değillerdir. 
Birbirleriyle yakınlaşmaktan ve tutku hissetmekten korkmazlar. 
Söz vermeye ve bunları sürdürmeye yeteneklidirler. 
Kendi sevgilileri dışındaki başka biriyle mutlu olamayacakları hissine sahiptirler. 
Saldırganlık, sevginin denetimindedir. 
Sevdiklerinin kişiliği kadar bedenini ve değer sistemini de idealize ederler. 
Cinsel arzuyla hayranlık ve saygıyı bir araya getirme kapasitesine sahiptirler. 
Duygusal yakınlık eşliğinde eksiksiz bir cinsel ilişki kurabilirler. 
Erotizm ve şefkati, cinselliği ve ego idealini bağlantılandırma kapasitesi gösterirler. 
Başkalarından gelen olumsuz etkilere ve içinde yaşadıkları geleneksel kültürün haset ve öfkesine direnebilmişlerdir. 
Çeşitli fantezilerini ve isteklerini cinsel ilişkilerine sokabilmişlerdir. 
Mahremiyetleri içinde cinsel heyecanlarının sadomazoşist çekirdeğini keşfedip açığa çıkarabilmişlerdir. 
Olgun âşık çiftler, birbirlerinin orgazmından doyum ve haz alabilirler. Birbirlerinin hazzından vekâleten haz alırlar. 
Böylelikle iki tür birleşme yaşarlar. Bir kendileri adına bir de de öteki adına. Önemli çağdaş psikanalistlerden Kernberg bu yeteneği her iki cinsin psikolojik biseksüaliteyi yaşayabilme kapasitesine bağlar.

Dr Sabri Abi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder